5.Atatürk’ün Nutuk’una
baktığımızda bugünkü dilimize göre
büyük farklılıklar görülmemektedir.
Türkçemiz birçok kelimeden
arınmıştır. Fakat bu günümüzde
aynı kelimelerin tekrar tekrar
kullanılması ve kendimizi ifade
ederken belli başlı zorluklar
çekmemize yol açmıştır. Bu
konudaki düşüncelerinizi bizimle
paylaşır mısınız?
Dilin anlaşılması, öğrenilmesi zor,
kuralları farklı, söylenişinde sorun
yaşanan yabancı sözcüklerden
arındırılması önemli ama o sözcüklerin
yerinin boş kalmaması daha önemli.
Osmanlıca denen yapay dilden
gidenler gitti, kalanlar kaldı. Bugün
Türkçenin kendi içinden ve kendi
kurallarıyla zenginleşmesini sağlamak
zorundayız. Başka dilden (Bu dil ister
doğulu ister batılı, hangisi olursa
olsun) sözcükler aktararak dili
zenginleştirmek söz konusu olmaz. Her
sözcük kendi kuralıyla, geçmişiyle,
çağrışımıyla ve ait olduğu dile ait
kültürel mirasla gelir. Dilimizi kendi
kurallarını bozmadan, zorlamadan
özgürleştirmekten başka çaremiz
yoktur.
6.Türkçe’yi diğer dünya dilleriyle
karşılaştırabilir misiniz?
Türkçe dünyanın en eski, en sağlam
dillerinden biridir. Orhun Yazıtları
dikildiğinde bugün hayranı olduğumuz
batı dilleri henüz herhangi bir eser
verecek düzeye gelmemişti. Yine o
batı dilleri 200 - 300 yıldır işlenirken
Türkçe bir ihanete kurban gitmiş,
bütün yazılı eserler Türkçeye
olabildiğince yabancılaştırılarak ayrı
bir dilmiş gibi boyut kazanan
Osmanlıca ile yazılmıştır. Yazılı-basılı
olan her şeyin Osmanlıca kanalından
akması Türkçeyi yazılı kültür alanının
tümüyle dışında bırakmıştır. Böyle bir
durumla karşılaştığında başka bir dilin
yaşamını sürdürmesi neredeyse
olanaksızken Türkçe bu durumdan –
yara alarak elbette ama yine de–
sağlam çıkmayı başarmıştır. Bir de
Türkçenin böyle büyük bir
engellemeden geçmediğini, Yunus
Emre’den bugüne, işlenerek,
zenginleşerek getirilebildiğini
düşünün. Sağlamlığını asla yitirmeyen
bir sözdizimine sahip olduğu gerçeğini
de göz önünde bulundurursanız Türkçe
bugün dünyanın en önemli kültür
dillerinden biri olurdu.
7. Sayın Mustafa Kemal Atatürk’ün
“ Türk dili, Türk milletinin kalbidir,
beynidir” sözüne açıklık getirir
misiniz?
Aklımızdan geçeni de kalbimizden
geçeni de ifade etmek istediğimizde
elimizde dilden başka hiçbir şey
yoktur. Duygularımızı da
düşüncelerimizi de dille anlatırız. Bu,
birey olarak ne kadar doğruysa
bireyleri “millet” adı verilen bir
topluluk içinde tutmak için de o kadar
doğru. Kaldı ki insanları birbirine
bağlayan, en eski ve en sağlam bağ da
dilden başka bir şey değil.
8. Bugün edebiyata ülkemizde
verilen değer hakkında ne
düşünüyorsunuz?