ve kararları uygulatabilen
küresel aktörler ortaya
çıkmıştır. Çok uluslu
şirketler, sivil toplum
örgütleri ve uluslararası
ekonomi kuruluşları olarak
sıralanabilecek küresel
aktörler, ulus-devletlerin
göz ardı edemeyecekleri
bir otorite haline gelmeye
başlamışlardır. Küreselleşme
süreci sanayi toplumunun
bilgi toplumuna dönüşmeye
başlaması ile hızlanmış ve
gelişen iletişim teknolojisi
sayesinde düşünce ve
teori bazından uygulama
36
platformuna taşınmıştır.
Bu yüzden 20. yüzyılın
küreselleşmesinin
temelinde iletişim ve
enformasyon teknolojisinde
yaşanan devrim ve ulusal
ekonomilerin köklü bir
değişim geçirerek uluslar
ötesi bir nitelik kazanması
olgusu yer almaktadır (Saltık,
1995:21).
Bu tarihsel süreç sonunda
gelinen noktada, özellikle
uluslararası sivil toplum
örgütlerinin öncülük ettiği
insan hakları gelişmeleri,
teknoloji ve bilginin hızla
yayılabilmesi, yaşam
standartlarının yükselmesi
vb. birçok getirisinden
dolayı desteklenen
küreselleşmenin; zengini
daha zengin, fakiri daha
fakir yaptığı, kültürel
veya siyasal müdaheleleri
beraberinde getirdiği de
vurgulanmaktadır. Konuya
olumlu veya olumsuz
yaklaşmak ülkeden ülkeye,
bölgeden bölgeye farklılık
göstereceğinden, risklerini
ve fırsatlarını objektif bir
bakış açısıyla ve farklı alt
başlıklarda değerlendirmek