Bölüm I: Ulusal Düzeyde Sorumlu Vergicilik
“Vergi müfettişleri görevlerinin
ifası sırasında her türlü baskıya,
yönlendirmeye engel olacak
mekanizmalarla korunmalı, ilkeleri,
çalışma prensipleri, hassasiyetleri
dönemden döneme, mükelleften
mükellefe değişmemelidir.”
VDK’nın vergi incelemesi, teftiş, denetim
ve soruşturma görev ve yetkileriyle kayıt
dışılık ve yolsuzlukla mücadelede etkin
bir rol üstlenebilmesi için adil ve tarafsız
olması önemlidir. Kurumun özerk bir
yapıda, her türlü etkiden uzak, tarafsız
olarak görev yapması şarttır. Bunun için
de VDK’nın planlama, karar ve yönetim
fonksiyonuna mükellef temsilcileri, YMM,
SMMM gibi meslek temsilcileri, ilgili
akademisyenler dâhil edilerek katılımcı ve
şeffaf bir yapıya geçilmelidir.
Öte yandan vergi müfettişleri de
görevlerinin ifası sırasında her türlü
baskıya, yönlendirmeye engel olacak
mekanizmalarla korunmalı, ilkeleri,
çalışma prensipleri, hassasiyetleri
dönemden döneme, mükelleften
mükellefe değişmemelidir. Bunun için
başta özlük hakları olmak üzere, çalışma
koşulları ve ücretleri, devlet hiyerarşisi
içinde kariyer imkânları mutlaka
iyileştirilmeli, gerek mesleğe alınmaları
gerekse yetiştirilmeleri esnasında başta
hukuk alanında olmak üzere teknik ve
davranışsal bilgilerini arttıracak eğitimleri
önemsenmelidir. Sadece devletin değil
aynı zamanda mükellefin de haklarının
korunması da teşvik edilmelidir. Ancak,
bu şekilde adalet, hukuk ve vicdani
değerler gelecek kaygılarına ve olabilecek
baskılara, yönlendirmelere galip
gelebilecektir.
“İnceleme sürecinde mükelleflerin
belki de ilk ve en önemli sorusu
“Neden ben?” olmaktadır.”
İncelemeye Seçilme Kriteri ve “Neden
Ben?” Sorusunun Cevabı
VDK 2015 yılı faaliyet raporuna göre,
Türkiye’de 2015 yılında genel vergi
inceleme oranı sadece %2,32’dir. Bu
nedenle inceleme sürecinde mükelleflerin
belki de ilk ve en önemli sorusu “Neden
ben?” olmaktadır. Tıpkı bireyler gibi
mükellefler de bulundukları gruplar
içerisinde sık sık kendilerini diğerleriyle
kıyaslama ihtiyacı duyarlar. Bu kıyaslama
açıklanamadığı, “Neden ben?” sorusu
cevaplanamadığı takdirde mükellefle idare
arasındaki güven ilişkisi daha incelemenin
başlangıcında yara almış olur. Bu duruma
engel olmak için vergi incelemeleri
vergi mahremiyeti çiğnenmeden
ama şeffaflıkla, haklı gerekçelerle,
katılımcı bir vergi inceleme stratejisiyle
ve kamuoyunun bilgisi dâhilinde
gerçekleştirilmelidir. Bu kapsamda
incelemelere dair iller, meslek ve
sektörler, incelenen konular gibi istatistiki
bilgiler kamuoyu ile paylaşılmalıdır.
Öte yandan 10.07.2011 tarih ve
646 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile
vergi incelemesine yetkili olanlar
tarafından yapılacak tam ve sınırlı
vergi incelemelerinin kapsamı ve vergi
incelemesine tâbi tutulmalarına dair
bir düzenleme yapılmıştır. Buna göre
birinci sınıf tüccarların yıllık iş hacimleri,
aktif ve öz sermaye büyüklükleri esas
alınarak gruplara ayrılması ve yapılacak
bu gruplamaya bağlı olarak vergi
incelemesine alınma bakımından asgari
süreler getirilmesi ile bu hususlara dair
diğer usul ve esasların yönetmelikle
belirleneceği belirtilmesine rağmen