Köşedeki Evin Balkonu
Köşedeki Evin Balkonu
Kübra Demirtaş
Orayla ilgili bir hikaye. Hani hep olmak istediğiniz yer. İçten içe sizi ele geçiren, yaşamaya biraz da onun sayesinde katlandığınız yer. Sevgi dolu, kucaklayıcı, insanı dışlamayan, olduğun gibi kabul gördüğün yer. Zeytin ağaçlarının, sıcak esen rüzgarın, havadaki tatlı tuzun, çocuk gürültülerinin kavgaya dönüşmediği, gözünü kapatıp kulaklarınla değil içinle dinlediğinde bisikletin teker sesinin geldiği yer; bir sahil kasabasında köşedeki evin balkonu.
Sıcak, yorucu bir günün akşamında yürüyüşe çıkıyoruz, yollar sağa sola kıvrılırken, bir köşede onlara rastlıyoruz, o tatlı çift. Sıkılgan, dingin Egeli bir adam, muhtemelen onun bir yerlerden emekli cânım karısı. Her akşam o balkonda oturuyorlar. İnsan o tarafa bakınca sanıyor ki pikapta Şarkılar Seni Söyler çalıyor, masada bir kadeh rakı var, eski bir çocuk kısa bir pantolonla balkon kapısından fırlayacak, tam da o sırada tuşları dönerli telefon çalacak. Tabii ki öyle olmuyor. Amca ve teyze balkonda sakince oturuyorlar. Birinin bir eli dışarı sarkmış diğeri korkuluklara çenesini dayamış. Bazen yoldakilere laf atıyorlar. Eğer hayatın uçup gittiğini fark etmeyecek kadar hayalperestseniz onlara cevap veriyorsunuz, öyle değil de‘ iki günlük tatile geldim işim gücüm var’ cılardansanız hızlıca uzaklaşıyorsunuz. Sorun yok, çünkü siz ne kadar zamanın hızlı aktığını düşünseniz de bazı anlarda aslında oldukça duruyor. Biraz bekleyince, yavaştan ve de inceden bir aşk hikayesi başlıyor. Amca bıçkın delikanlı yine, teyze kibar nazenin bir genç kız oluveriyor. Karşılarına kara büyücüler, derin dalgalar, çılgın korsanlar çıkıyor. Aynı hikayelerin farklı versiyonları; olay aynı, tatlar farklı. Her gerçek masalda olduğu gibi mutlu sonla bitiyor neyse ki. Bakıyorum amca teyzeyle balkonda oturuyor. Muhabbet bitmez tabii ama ailenin telaşlı ve az meraklı üyeleri seni çekiştiriyor, görünürden kaybolana kadar el sallayıp uzaklaşıyorsun.
3
Sonra diğer sene, kime anlatıldığı çoktan unutulmuş aşk hikayesi tekrardan anlatılıyor. Amca hala bıçkın, teyze hala nazlı. Çok iyi bildiğin bir hikayeyi hiç bilmiyormuşcasına dinleyip tekrar gülümsüyorsun. Sen aynı ayaklarla daha büyük adımlar atarken, bu sahne her yıl tekrarlanıyor. Sonra her şeyin hep aynı kalamayacağı yıl var ya … O geliyor. Her yıl sararıp solup atılan kenarı fırfırlı masa örtüsünün bir yanı dolmamacasına boşalmış.