Arda Kalan Yalnızlığım
Arda Kalan Yalnızlığım
Özge Gökdaş
Kardeşimin titremelerine uyandığım gecelerden biriydi. Yine nöbet geçiriyor, ilacına uzanmaya çalışıyordu. Bu debelenmeyi ve imkânsızlığı anlamaya vakit vermeden masanın üstünde kartonu soyulmuş halde duran ilaca doğru koştum. Suyu doldurmakla vakit kaybetmek istemedim ve derhal ilaca yumuldum. Yanımda hızlıca nefes alıp veren bu canlının sakinleşene kadar başucunda bekledim. Terlerinin yastığa düşüşünü izlerken gecenin sessizliğine kulak veriyordum, oysa karanlıktan oldum olası nefret ederim. Fakat o gün farklı bir renk vardı gökyüzünde. Ne simsiyah ne de gri. Farklı bir tona bürünmüştü yüce tablo. Kardeşimin sakinleşip uykuya dalmasının ardından kapıda asılı duran ceketime doğru yöneldim, elim iç cebimde duran Winston sigarayı yokluyordu.
- İşte... Buradasın!
3
Balkonun kapısını yavaşça açmaya çalışırken gözüm yerde serili duran yataktan ayrılmıyordu. Küçüklüğümden beri yorganın üstünde dalgalanan nefesleri görmeden rahat nefes alamıyorum. Yine öyle oldu. Yorganın içinde dalgalanan nefesleri görüp rahatça dışarı atabildim kendimi. Gökyüzü alabildiğine mordu. Ne bir bulut kestirebiliyor, ne de havada bir dalgalanma görebiliyordum. Gökyüzü benim gibi dinginleşmiş, kendi benliğinde kaybolmuştu.
13 yaşından beri sigara içiyorum, 13 yaşından beri çığlıklarımı dumanlarla üflüyorum. Askerden geldikten sonra daha da içer, içtikçe rahatlar oldum. Tüm bunları düşünürken sigaramın parmaklarımı yaktığını hissettim, hay allah yine bitmiş.
Gözüme o saatten sonra uyku girmedi. Ufak bir sandalyede güneşi selamladım. İnsanların birbiriyle konuşmadan, içinde bulundukları telaşa bir kez daha şahit oldum. Ne üzücü bir durum! Kimse yanında yürüyen insanla konuşmuyor, herkes işine ulaşmaya çalışıyordu. Bu meşguliyet oldum olası canımı yakmıştı zaten. Oysa ben çalışmıyordum. Kardeşimi evde tek başına bırakıp kendimi derin makinaların işleyişine veremiyordum. Tüm geçimim elimde duran peçeteler. Halkın diliyle sesleneyim bayım!
- Ben bir sokak satıcısıyım.