kopya fanzin kopya fanzin - 1 | Page 34

kıvrımlı demir korumayı. Top kadar şuna bak, dedi annem, hemşireye rol yaparak.
34
Çocuklara mavi plastik toplarını fırlattım ve havanın bozmakta olduğunun ayrımına vardım. Kapıları bir bir kapatarak içeri girip mutfağa yöneldim. Sigara sönmüştü. Demliğin altındaki su oldukça azalmıştı, daha kendini hantallıktan kurtaramadın, çay işinin hantallaşmaması, mümkün mü, diye sordum kendime biraz öfkelenerek. Soluk sarı dolap kapaklarından birini açarak cart kırmızı kupamı aldım. Demlikten akan duman, evi kapladı. Pencereden baktım, sokağı da bulutlar … Çocuklar birazdan evlerine üşüşmek zorunda kalacak. Yapacak bir şey yok … Ter soğutmasınlar. Çayı da sıcaklığını fazla yitirmeden içmeyi severim. Sıcağı sıcağına görüşülmüş bir konu gibi gelir bana, yalnızlığımda. Hararetle bir karara varılır ve uygulamaya geçilir. Çayın altını kıstım.
Babam hâlâ aramadı. Kamarasında kapalı mı kaldı acaba, yoksa küçük ton balıkları gövdesini mi kemirdi, diye düşünmeden edemedim. Tuvalete doğru yöneldim, salona çayımı bırakıp sigaramı küllükten alarak. Aynaya baktım. Yalnız değilsin, yalnız değilsin, kırmızın burada. Kırmızın karşında ve yakında yanına gelecek.
Abimi düşündüm. Onu da bir süredir görmüyordum. Torba! derdi bana. Bu göçüş, hepimizi biraz birbirimizden uzaklaştırmış gibi. Çay mutfakta artık fokurdamıyor, onun yerine fok fok ediyordu. Salona geçtim ve bulutların azgınlığı ile yüz yüze geldim. Fırtına çıkmış, beni sohbete çağırıyor gibiydi. Kupamı elime aldım ve çayımı yudumladım.
Sert bir yaz sağanağı, seni benden kopardı, abinle buradan taşınıyoruz.
Telefona baktım. Babamdan hâlâ ses seda yoktu. Acaba oralarda da yağmur yağıyor mudur şu anda? Dayanamadım artık, kupayı masaya bıraktıktan sonra hızla kapıları açıp sağanağı dinledim. Elimi uzattım, yetmedi. Ulaşılmaz bir güçtü fırtına, damlalara yön veriyor beni uzağa, kendiliğimin yakınına çağırıyordu. Düşük zemin kat dairemden dışarı fırladım ve dört metrelik duvarı tırmanmaya yeltendim. Koltuk altları terli tişörtüm sırılsıklam oldu, birkaç kere düştüm. Nihayetinde kaydım ve yere yuvarlandım. Gözlerime geçmişti bir miktar yağmur damlası. Bulutları düşündüm, babamı, abimi, kendimi düşündüm.
Annemi gördüm basık sislerin arasında, hepimize can verirken. Emre Akaltın