Bütün Bezelyeler Eşittir
Akşam.
Yalnız yemekten nefret etmiyorum ama sevdiğim de söylenemez. İsimsiz bir lokantada hiç tanımadığım arkadaşlarımla yiyor olmak bir nebze rahatlatıcı. Yarın ve sonraki gün ve hatta ondan sonraki gün karşılaşacağım ve hatırlamayacağım tek kullanımlık yemek arkadaşlarım. İçlerinden bazıları el değmeden üretilmiş gibi, kusursuz. Ama paketin içinde ne olduğunu, beklentileri karşılayıp karşılamayacağını açmadan bilemiyorsun. Bazıları ise dördüncü el demek için bile fazla eskimiş. Ne yazık ki belli bir standart yok, hepsi küçük ayrıntılarla farklı birbirinden. Belki de bu yüzden zor onlarla anlaşmak. Hepsi bir marketin rafından alabileceğim gibi tekdüze ve aynı olsaydı daha kolay olmaz mıydı? Örneğin önümdeki bezelye. Bir marketin dondurulmuş gıdalar bölümünden alınmış, mutfakta servise hazırlanmış ve mideme yol almakta olan bezelye. Hiçbiri sorun çıkarmıyor, her biri birbirinin aynısı. Bezelyelerle anlaşmak gerçekten de çok kolay. Dalgın dalgın etrafıma bakınırken son yudumlarda ağzıma dolan bezelye sayısında ciddi bir azalma olduğunu fark ediyorum. Kısmen dağılmış olan bezelyeleri kaşığa tepeleme doldurup adem elmama boca ettikten sonra tabağa göz atıyorum. Hayır! OLMAZ! Bezelyeler olmaz! Tabakta yemeğin suyu içinde yüzen iki bezelye köylüye tabağın kenarına tırmanmış olan bezelye kral kibirle bakıyor. Sorun çıkaran bezelyelerden nefret ediyorum! Kanıma karışan sinir hızla beynime nüfuz ediyor ve bir şevkle kaşığa sarılıyorum. Bu zorba yönetime son verme amacıyla bezelye krala saldırıyorum. Ancak binbir hileyle benden kaçıyor. Tam kaşığa alacakken akıl almaz bir Ali Cengiz oyunuyla kendini kurtarıyor. Daha fazla dayanamayıp kaşığı fırlatırcasına bırakıyorum ve parmaklarımı tabağa daldırmaya hazırlanıyorum. Tam kamikazeye geçecekken masanın köşesine çarpan kırk beşlik genç kız zaman mekan algımı geri getiriyor. Sakinleşip bütün arkadaşlarımın önemli işleriyle meşgul olduğundan emin olmak için etrafa göz atıyorum. Her ne kadar tanımadığım arkadaşlarım olsa da hakkımdaki düşünceleri çok önemli. Bu sırada gözüm köylü bezelyelere kayıyor. Yılgın gözüküyorlar, yılların sıkıntısı çökmüş yeşilliklerine. Yine de hak ediyorlar mı bu zorbadan kurtulmayı? Guruldayan midem bu zorbanın da zamanının dolduğunu iddia ederek onu tarihin karanlık sayfalarına davet etse de daha sonrasını düşünmekten kendimi alamıyorum. İki yılgın bezelye de, başlarındaki kral gittikten sonra diğerinin üzerinde üstünlük kurmayacağı güvenini vermiyor bana.
21