Denilebilir ki bu tanım çok açık. Ama bu noktaların üzerinde yeterince durulmadığında şu sorular gelmeye başlıyor hemen: “Bu çocuk nasıl özel yetenekli, sınıfımdaki öğrenciler daha başarılı”, “Ya işte şu alanda evet farklı görünüyor ama sadece o kadar”, “Benim çocuğum özel yetenekli ama dersleri iyi değil ya da bir türlü şu derste arkadaşlarından daha iyi sonuçlar alamıyor”, “Bu çocuk özel yetenekli çıktı ama ben hiç özel bir şey görmüyorum” gibi…
Eğer tanımı iyi okursak özel yetenekli bireyden her alanda bir üstünlük beklemeyeceğimiz gibi farkına varamadığımız çeşitli sebeplerle henüz fark edilmemiş, hiç ortaya çıkmamış zekâ özellikleri ve yetenek alanları olabilir. Böylece bu çocuklardan her alanda üstün performans beklentimizi azaltarak onların omuzlarındaki bu yükleri alarak performans kayıplarının da önüne geçebiliriz. Farklı alanlarda çeşitli çalışmalara katılmasını sağlayarak gizil güç olarak kalmış olan yeteneklerini de geliştirme yoluna gidebiliriz. Akranlarından üstün olduğu alanların dışındaki alanlarda akranları düzeyinde performans gösterebileceğini göz önünde tuttuğumuzda öğrenciden alınan performanstan dolayı hayal kırıklığı yaşamaz ve bunu öğrenciye yansıtmış olmayız.
Özel yetenekli çocuklar için çok sık görülen bir yanılgı durumu da özel yetenekli olan her çocuktan bir dahi olduğu beklentisidir. Özel yetenekli tanısı alındığında evde, okulda, sokakta ve hatta özel yetenekle ilgili eğitim hizmeti verilen yerlerde bile bir Einstein, Shakespeare, Curie, Da Vinci beklentisi kendini gösteriyor. Dâhilik belirtilerini göremediğimizde ise yine kuşkulu sorular beyinleri zorlamaya başlamakta ve yukarıda bahsi geçen cümleler kurulmaya başlanmaktadır.
23