HOMOSAPAN
Bombardıman altındayız. Büyük patlamayla nasıl ki evren oluştu ve genişlemeye devam ediyorsa bilgi ve teknoloji konusunda da bir patlama söz konusu… etrafımızı hızla sarıyor ve evren gibi dış dünyayla temasımız gittikçe genişliyor. Genişledikçe küçülüyor tıpkı güneşin milyonlarca yıldızdan biri olması ve dünyanın da onun küçük bir gezegeni olması gibi. Küçük gezegenimiz küçük bir köye dönüşüyor.
Bu küçük köyde yaşayan bizler ise kendimizi dünyanın efendisi görüyoruz. Bu dünyayı bize ait görüyoruz. Elimiz her yana ulaşıyor. Bitkileri, madenleri, hayvanları yok sayıyoruz. Onlar olmadan da olur hayatımıza kaldığımız yerden devam ederiz diyoruz. Ve tahrip ediyoruz doğayı. Doğa emrimize amade bir sağmal inek… dönüştür, genetiğiyle oyna, betonlaştır, kaz, kes, yok et ne yaparsan yap. Doğa bizim hizmetimize verilmiş nasıl olsa bütün canlılar bizim hizmetkarımız.
Oysa durum çok farklı; dünyamız 5 milyar yaşındayken biz 160 bin yaşındayız. Yani biz yokken de onlar vardı ve belki de biz yok olduktan sonra da onlar yaşamlarına devam edecek. Demek istediğim şey sadece ekolojik bir soruna işaret etmek değil aslında; bir paradigmadan bahsediyorum bencilliğimizden, hoyratlığımızdan, vandallığımızdan… bunların da ötesinde kibrimizden hatta egomuzdan ve hatta tanrılık iddiamızdan…
Kabul edelim ki insanoğlu bilimde, teknolojide büyük atılımlar yaptı ve yapmaya devam ediyor. Yalnız bilimin ortaya koyduğu prensiplerin tam aksi yollara sapıyor. Bilim koskoca evrende küçücük bir noktada yaşıyoruz diyor, bütün canlılar aynı yapılardan teşekkül etti diyor, bilincin ötesinde bilinçdışı var diyor; yani kısacası mütevazı ol diyor ama biz inatla mütecaviz olmaya, yıkmaya, yok etmeye devam ediyoruz. Darwini okuyup oradan hareketle saf ırklar meydana getirme sevdasına düşüyoruz. Bilim bize bir ahlak öğretisi sunmaz ama sunduklarını sunaklarımıza koymamız icap etmez mi? Kendimizi… eskilerin kendini bil dedikleri böyle bir şey değil mi?
Kendini bil yani haddini bil, yani sınırlarını…
Osman DÜNYA
Kdz.Ereğli RAM Rehberlik Öğretmeni
17