Guernica bombardımanı bütün dünyayı olduğu gibi Valencialı müzisyeni de çok etkiler ve duygularını yansıtan bir beste üzerinde çalışmaya başlar . Bu arada karısı Victoria kendi kariyerinden vazgeçer ve kör kocasının sekreterliğini üstlenir . Kocasının çalışmalarını notaya geçirir . Concierto de Aranjuez 1938 ’ de taslak olarak biter .
Victoria Kamhi ve Rodrigo 1939 ’ da İç savaşın bittiği Madrit ’ e yerleşmek amacıyla dönerken geleceğin çok ünlü konçertosu da orijinal taslak olarak yanlarındadır . 1940 ’ da Barcelona ’ da ilk kez icra edilen konçerto çok beğenilir . “ Allegro con spirito , Adagio ve Allegro gentile ” olarak üç bölüm halinde yazılan yapıtın özellikle ikinci bölümü kısa sürede yaygınlaşır ve sevilir .
Gitar Konçertosu , öteki yapıtlarıyla beraber Rodrigo ve eşini dünyanın dört bir yanına gururla taşır … Nihayet 1972 ’ de Türkiye ’ ye de gelip Ankara ve İstanbul ’ da konserler verir karı-koca sanatçılar . Rodrigo İstanbullu eşinden ” … o , benim ışığım …” diye söz eder gazetecilere . Bu mutlu ve başarılı evliliğin kahramanlarının , yüzyılın başında başlayan hayatları yüzyılın sonunda noktalanır . Victoria 1997 ’ de , Rodrigo ise 1999 ’ da veda ederler yaşama .
Konçerto ise sahiplerinden azade , her gün biraz daha genç , biraz daha diri , evrensel yolculuğunu sürdürür …
Şimdi hikayesini de biliyorsunuz , sırasıdır , hadi bir kez daha dinleyin bu eşsiz konçertoyu …
İspanya folklorik müziğinin özelliklerini de taşıyan konçerto , hemen her tür alet ve çalgıyla çalınır . İnanılmaz derin , ama teslim olmaktan zevk alınacak bir hüzne sahip müzik , aynı zamanda gizemli bir etkiyle de başkaldırıyı ve direnişi çağrıştırır . Ondaki dehşetli ama aynı zamanda enerji veren bir güce dönen o hüzün , insanı ağlatır . Bu ağlayış , kaybetmenin ağlayışı değil , olsa olsa haklı , onurlu ama ancak çok kayıp verilerek kazanılan bir kavganın paydası olmanın verdiği çaresiz , ama gururlu dik duruşun ağlayışıdır .
Bu kez Denizleri ve arkadaşlarını da düşünerek dinleyin . Belki bilinçaltımız bir biçimde , Türkiye ’ nin en iyi okullarında okuyan , belli ki çok iyi olacak bir yarına yürüyen , aklı cesareti , enerjisi sınırsız bu gençlerin ; neden bütün geleceklerini hiçe sayarak “ Tam bağımsız Türkiye …” diyerek sokağa döküldüğünü , hiç kazanamayacakları açık seçik görülen bir kavgada koca bir devlete kafa tuttuğunu , orantısız güçlerle silahlı mücadeleye kalkıştığını , ama tek kişiyi bile öldürmeden ölüme gülerek gidişlerindeki sırrı çözer .
Müziğin ruhunu oluşturan bu başkaldırı ancak , Kerbela ’ da son savaşı için ayağa kalkan ve bir avuç arkadaşına da “ İsteyen evine dönsün ” diyerek ölüme giden Hüseyin ’ in öyküsünü okurken hissettiğiniz gibi bir his ; bizim Ahmet Kaya tarzı müziğimizde ya da Yılmaz Güney tarzı filmimizde rastladığımız hüzünlü , ama yakışır diyerek alkışladığımız , yenilmesi kader olan özel bir başkaldırının tadıdır .
Konçertonun orijinalinde , başlarken baskın gelen ses , davuldur . Davul Alman ve İtalyan destekli General Franco ’ nun askerlerini temsil eder . Davul sesleri gitarı bastırır önce . Sonra sessizlik ve Faşizm kazanmıştır . Ardından tek bir gitarın solgun sesi başlar , sonra bir başkası … sonra bir başkası … Dağ başlarında yanan özgürlük ateşleri gibi dört yan gitar sesleriyle dolar … Ve hissedersiniz ki umudun ve direnişin sesidir gitar …
Rodrigo ’ nun Gitar Konçertosunu dinlerken Guernica ’ yi , İspanyanın kötü kaderini hisseder , yaşar ama üzülmeden katlanırsınız . Gözleriniz yaşararak , sanki hak edilmiş bir ölüme itirazsız gidersiniz . Yine aynı biçimde içiniz kan ağlayarak da olsa müzik sizi ayağa diker , başkaldırmanız ve direnmeniz gerektiğini hissettirir . Kaybedeceğinizi yüzde yüz bilseniz bile o romantik direnişin bir parçası olursunuz . Gözleriniz yaş içinde ama dev bir ordunun karşısında ayağa kalkabilecek dende cesur , en güçlü duruş ve sesinizle ; “ Hadi , dünyanın bütün alçakları gelin !” diye seslenebilirsiniz .
Belki bugün tayları boğazlayanların , deveyi hamuduyla götürenlerin ya da kozasında ipek böceklerine kıyanların … ellerini kollarını sallayarak dolaşmalarını , rahat , hatta küstah hallerindeki sırrı anlarız .
Sonra da bu İspanyol yerel müziğinin de tatlarını taşıyan ezginin bu kadar tanıdık gelen , DENİZ ’ i ve bizi bu denli etkileyen gizemini çözmeye çalışırız .
Gitar konçertosu evrensel hale geldiğinden bu ayrıntıları merak ettik , biliyoruz . Yoksa hiçbir acıklı öykü niteliksiz bir ezgiyi muhteşem yapmaz . Çoğumuz ne Guernica ’ yı bilir , ne İspanya İç Savaşını . Ne o İstanbullu Yahudi kızı tanırız ne de ancak 1972 ’ de Türkiye ’ ye gelebilen Rodrigo ’ yu … Hoş onu bir varoş düğününde dans müziği olarak kullananın da , milli marş yapan ülkelerin de ya da yüzlerce şarkı gibi Beyrut şarkısına da aranje eden yorumcunun da bu bilgilerle işi yoktur . Onun kör bir İspanyol olduğunu bile kaç kişi bilir ? Bilse de birincil derdi olmadığı kesin . Ama payda , dinleyen herkeste aynı . Rodrigo herkesin müziğidir , dünyanın en çok bilinen , dinlenen , sevilen protest konçertosudur . İçerdiği haklı bir amaç için intiharına başkaldırı hüznü evrensel insan özelliğidir ve herkesin paydasıdır .
Sanatın eşsiz gücüdür bu : Onu lokal AİDİYETLERDEN ve YE- RELLİKTEN azade kılıp DÜNYALI kılan güçtür ; EVRENSEL- LİK …
/ zine
kaybolandefterler
29