Cumhuriyete kadar türkülerimiz, şarkılarımız da öksüzdü. Deniz Gezmiş yanılmıyordu, düşünceleri yaşadı. Yurtsever-
Atatürk’ün çok sesli batı müziğine geçiş gayretleri işe yarasa liğin, hak, emek mücadelesinin efsanevi bayrağı oldu, ama
da de geniş halk kitlelerine ulaşması kolay olmadı. Tek ses- son isteği yerine getirilmedi… “Demli çay” da içemedi, Rod-
li, tek sazlı ezg ilerle ya da Batı taklidi, çalıntı aranje şarkı- rigo’da çalınmadı. Öylece ölüme gönderildi.
lar alışkanlığımızken, birden çok sesli, çok sazlı dünyanın en
görkemli konçertosunu dinlerken bulduk kendimizi. Sadece
biz değil, bütün dünya özgün adı Concierto de Aranjuez olan
bu müziği sevdi. Her tür çalgıyla çalındı, hafif müziğe uyar-
landı, kimi ülkelerin ulusal marşı oldu, kimi filmlerin unu-
tulmaz müziği, bazen de yoksul düğünlerinin kamberi oydu…
Nereye konulsa oraya bir seçkinlik, hüzünlü bir başkaldı-
rı esintisi, “yenilsek de varız” türü bir dostlar sofrası havası
İyi ki çalmadılar konçertoyu, diye düşünürüm bazen. Ya insa-
fa gelip, korkularını yenip, insanlıkları uyanıp ‘son arzudur’
diyerek çalsalardı… O köhne Ulucanlar bir bahar gece yarısı,
dünyanın dört yanında, dağ başlarında yanan özgürlük ateş-
leri gibi usuldan usuldan, yıldız dolu göklere doğru yükselen
o muhteşem konçertonun gitar nağmeleriyle temellerinden
titreseydi.
getiren bu yapıtın öyküsünü, emek verenlerini en önemlisi İzleyenler, o kararı verenler, hatta cellatlar bile belki de da-
evrensel payda oluşunun sırrını merak ettik mi hiç? yanamazdı. Ne olduklarını anlamadan, büyük bir pişmanlıkla
ağlayabilirlerdi. Ama bana öyle gelir ki Deniz de dayanamaz-
Belki de Rodrigo 1929’da Türk kökenli o hanımla tanışmasay- dı. Gencecik ömrünü bağımsız Türkiye idealleriyle tüketen, o
dı o güzelim Konçerto’nun hiç olmayabileceği aklımıza geldi delikanlı romantik kalbin gözleri de yaşlarla dolardı. Bu asla
mi? Ya da bir güzel çocuk, öldürülmeden önce son arzusu korkunun gözyaşları olmazdı; müziğin hissettirdiği kahırla
olarak onu dinlemek istemeseydi, bizim onu tanımamızın ne gölgelenmiş, yenilmez bir umudun yakıcı hüznü olurdu, ama.
kadar daha gecikeceğini düşündük mü? Ya da yediden yetmi-
şe sevişimizin sırrını?
“O sahneyi çok iyi somutladım; bir mitinge gider gibi gidece-
ğim idama, asılma günü gelip çatınca o sevdiğim giysilerimi
giyeceğim, postallarımı, parkamı… Beyaz ölüm gömleği giy-
dirmek isteyecekler, giymeyeceğim, tıraş falan da olmayaca-
ğım. Önce gidip orada oturacak, bir sigara yakacağım, sonra
demli, güzel bir çay içeceğim. Haa bak, Rodrigo’nun o ünlü
Gitar Konçertosunu da dinlemek isterim orada. Sanırım ası-
lacak bir insanın son isteğini geri çevirmezler… Sonra urganı
Ama kim anlardı, ne derlerdi?
İnsan olan hiç kimse, köklerini İspanya İç savaşı ve o savaşta
yok edilen Guernica’dan alan, tıpkı Picasso’nun tablosu Gu-
ernica gibi savaşa bir evrensel yanıt, umudu yaşatan olağa-
nüstü gizemli bir çığlık olan, bir Türk kızının desteği, emeği
ve Rodrigo’nun eşsiz dehasıyla biçimlenen bu müthiş müziği
dinlerken ıslanacak gözlerine engel olamazdı.
Aslı üç bölüm olan, ama bizim yaygın olarak ikinci bölümünü
bildiğimiz eseri, 1938’de Rodrigo’nun Türk vatandaşı yahudi
kendim geçireceğim boynuma ve dönüp orada asılmamı sey- eşi, piyanist Victoria Kamhi’nin notaya geçirip ilk taslağını
redenlere, ‘burada ölen yalnızca bedenimdir’ diyeceğim. Ama oluşturduğu, 1939’da tamamlandıktan sonra ilk sunumu İs-
düşüncemi öldüremeyeceksiniz, düşüncem yaşayacak,” panya İç Savaşı sonrası Barselona’da gerçekleştirilen Con-
diyecekti Deniz Gezmiş, 1972 yılının 6 Mayıs’ında asılmadan cierto de Aranjuez’i, Rodrigo’nun Gitar Konçertosu olarak
önce. Deniz Gezmiş sayesinde tanıyıp sevdik çoğumuz.
/zine
kaybolandefterler
27