“Büyük fanteziler, mitler ve masallar gerçekten de rüyalara benzer; bilinçdışından bilince seslenirler, bi-
linçdışının diliyle, simgeler ve arketiplerle. Kelimeleri kullansalar da, müzik gibi işlev görürler; sözel akıl
yürütmeyi devre dışı bırakıp doğruca söylenemeyecek kadar derinde yatan düşüncelere giderler. Hiçbir za-
man tam olarak aklın diline tercüme edilemezler; onların anlamsız olduğunu, ancak Beethoven’in Dokuzuncu
Senfonisini de anlamsız bulan bir Mantıksal Pozitivist iddia edecektir. Oysa son derece anlamlıdırlar ve ahlak
açısından, iç görü açısından ve büyüme açısından faydalı ve pratiktirler.”
4