OYSA
—
YA R E N Y I L D I Z
Çok zaman geçti üzerinden her şeyin. Sindirebildiğim kadar sindirdim
haneme yazılan her bir eksiyi. Makul miktarlarda olmasalar da bunu ya-
pabilmek için çıktım inimden, indim şehre. Baksana, zorunluluk insana
neler yaptırıyor. Bilmediğim yollarda yürüdüm, boylu boyunca gezdim so-
kakları. Varımı yoğumu serdim ayağımın altında kayan kaldırım taşlarına,
dertleştim saatlerimi verip onlarla. Dile gelmelerini bekledim. Ne çok şey
sakladığını anımsadım yürürken. Yüzlercesi duruyordu karşımda da gö-
remiyordum mıhlanmış kaderimden ötesini. Bunun adı neydi? Evleri atla,
arabaları atla, kedileri atla yanıma uzanan, çanak antenleri atla güzelliği
bozan.. Bana gel. Haydi ne duruyorsun! Tek parça da kalsan benim saatle-
rimi verdiğim kaldırım taşlarında, elini ayağını da çeksen bu dünyanın kötü
düzeninden; bana gel.
Beklemek makus talihim. Buralar tarlaydı ya hani, göğsümde çiçek açmı-
yordu bir zamanlar hatırlarsın, işte o günlere nazaran gülümsedim çatı ka-
tında duran küçük pencereye. Ne çok şey sakladığını anımsadım yürürken.
Misal unutmak mümkün değildir bilirsin, nitekim bilirim ben de. Karşılıklı
bölüştüğümüz suskunlukları da bir sen bilirsin bir de başucumuzda duran
gece lambası. Tanrı’yı geç. O zaten bilmekte susacak olduğumuzu ve O,
sağlamakta tüm imkanları seslerimiz kısılsın diye. Kirpiklerindeki sırça si-
cimlere mahsus bir şiir daha döküldü ağzımdan. Penceredeki bir buğu ne
de başka yerlere sürüklüyor insanı, birtanem.
Zaman alıp gidiyordu ayaklarıma bağladığın zinciri. Diyordun ya bir vakit,
anımsa, böyle böyle geçecek şu bitap ve bitkin ömrümüz kısa saçlarında,
diye. Yorulma, lütfen anımsa. Çok ter döktüm sana ulaşabilmek için sol
göğsümden bana kapı duvar ettiğin sol göğsüne. Milim milim öptüysem de
ilmek ilmek söktün ya içinden beni, sevgilim. Hicaz makamı ve ben bir ince
döküldük gönül teline. Neyse’ler biriktirip bu yoldan çıktım fakat arkamda
bıraktığım enkazdan geriye bir ben kaldım yine. Tıpkı sevdiğin gibi, hep
arzu ettiğin halimle, tüm güzelliğimle muazzam bir cenaze idim senin için.
Gömmeyi hiç akıl edemedin, olsun, ben yerimden memnundum.
Tekliğimle ve arsız çiftliğimle karmakarışık bir hayatın yorgun ve soysuz
sevdasıyla baş edemiyorum. Vardığım noktadan dönmelerim ve yarım ya-
malak sevmelerim ile devamını getiremediğim gibi yaşamın, seni ve seninle
birlikte yitirdiğim her şeyini geri alıyorum. Buralara bir sonsuz gülüş bırakı-
yorum. Devrik cümlelerimi de alıyorum yanıma, kamburum senken ve sen
şimdi yokken ve her nerede olduğunu bilmezken adım adım gidiyorum. Ne
o pencereyi unutabilirim ne de o sokak aralarındaki kimsesizliğimi. Bıra-
kıyorum ardımda ne varsa harap olmuş maziye dair. Şimdilerde herkese
merhaba’lar biriktiriyorken sana ve kaldırım taşlarına ve bilmediğim yolla-
rın bilmediğim sokaklarına birer elveda koyuyorum önüne, alırsın.
3