İBRAHİM
UYAR
—
M U S TA FA O Z A N S E Y F İ
İbrahim soyadı gibi bir adamdı. Bütün hayatı boyunca ne yana gitse oraya benzemiş, girdiği her ortama
uyum sağlamıştı. Tam bir ad soyad tamlaması. Yokluğunda kimse bir eksiklik duymazdı. Varlığında ise
açıkça ifade edilemeyen bir ayrıksılık duyardı insanlar. İbrahim o kadar uyumlu bir insandı ki aşkı bile
ölçülü yaşardı. İlk sevgilisi Facebook’tan tanıştığı ilkokul arkadaşı olmuştu. İkincisi ise dört yıl aynı
kampüste yan yana dolaştığı müstakbel meslektaşı ve yakın arkadaşı idi. İbrahim aşkı da aşk acısını
da uyum içerisinde yaşıyordu. Onu dışarıdan gören biri, İbrahim’in sadece aşk acısından bahseden
şarkıları dinlemek için aşk yaşadığını falan düşünürdü.
Siyasi görüşü de uyumluydu İbrahim’in. Lisenin apolitik ortamına yakışan sessiz Kemalist bir gençti.
Memleketin en sol fraksiyonlarını barındıran bir üniversiteye başlayınca bir iki adım daha sola kaydı.
Herhangi bir bedel ödeme muhasebesinden zaten uzaktı ama oturup hayatı ve hayatı meydana getiren
bileşenleri düşünmek için on dakikasını bile ayırıp ayırmadığı meçhuldü. Bahar şenlikleri kapsamında
bedava Grup Yorum konserine gidip bedava türküler eşliğinde zafer işareti yaparak siyasi kariyerini
başarıyla tamamlamıştı İbrahim Uyar.
Kpss’ye girip memleketin ücra bir köşesinde iyi bir maaşla mesleğine başladı sonra İbrahim. Kapita-
lizmin minimalist insan ilişkilerinde deneyimleyebileceğiniz en basit mutluluklardan birisi gelmişti
İbrahim’in başına; meslek sahibi olan ve iyi para kazanma ihtimalini yakalamış her genç insana gös-
terilen ilgi ve alaka ona da gösterilmeye başlandı. Eskiden yol parası olmadığı için yerlere ve Kentkart
makinelerinin deliklerine bakarak bozuk para arayan İbrahim Uyar, şimdilerde baba evine tatile gel-
diği zaman herkesin buyur ettiği, evde kalmış meslektaşlarının göz koyduğu, Facebook’taki en çirkin
fotoğrafı bile kafadan 50 beğeni alan bir ademi zevattı. İbrahim Uyar o kadar uyumlu bir adamdı ki
geldiği bu nokta ile yetindi. Artık tek yaptığı ailesine para göndermek ve akşamları iş dönüşü rakı içip
göbeğini şişirmekti.
Günün birinde İbrahim Uyar’ın hastaneye kaldırıldığını öğrendim. Ziyaretine giden ortak dostlarımız
oldu, bense önemsemedim. İnsanların iyi zamanlarında yanlarında olmak bir dostluk emaresi değildir
bana göre. Ama zor zamanlarında etrafı kalabalık olan bir insanın da bana ihtiyacı olacağını düşün-
medim hiçbir zaman. Ziyaretine gidenlerden biri İbrahim Uyar’ın beni de görmek istediğini söyledik-
lerinde şaşırdım. Bu teklifi reddedecek kadar soğuk ve önemseyen biri olmadığım için gitmeye karar
verdim. Kaldığı hastaneden memleketine, baba evine getirilmişti. On beş yıldan fazladır tanıdığım eski
bir dostumdu ve başka bir ortak dostumuza çok yakın bir yerde oturuyordu ama ben evlerine ilk defa
adım atıyordum. Demir kapıyı çaldım, annesi açtı kapıyı. En son gördüğümden bu yana saçları çok
daha fazla beyazlamıştı. Belki de İbrahim’in hastalığı yüzünden. Kaldığı odaya girdiğimde burnuma
kesif bir ilaç ve pansuman kokusu sindi. Yatağında sırt üstü uzanmış uyuyordu. Gören herkeste sıkıntı
yaratacak bir yü