Kalabalık Ağustos 2013
Neşe Öyküsü
otuz mayıs 2011
pazartesi
Ben Hayat Baktan. Sayın Baktan değilim. Hayat Hanım’ım. Hayat Hanım olarak karınca
kararınca yaşamaktayım. Yaşamamın karınca kısmı söylemesi ayıp çok çalışkanlığım;
kararınca kısmı söylemesi çok daha ayıp öğretmen emekliliğim. Özürlü torunumla bana
hiçbir şey yetmiyor. Örneğin para yetmiyor, arkadaş yetmiyor, bize yapılan iyilikler yetmiyor,
en çok da umut yetmiyor. Sanki aşağıda bir delik var; üstten ne kadar doldurursan doldur
alttan sızıyor. Deliği kapatmaya değil de dolanı arttırmaya uğraştığım günlerden bir gündü.
Oğlana özürlü maaşı bağlatacaktım.
Oğlan; tek çocuğumdan olma tek torunum. Çocuğum kızdı. Rahmetli iyi kızdı.
Kocasına kızdı, kendini astı. Benim yorumuma göre de; varsın koca tüplü
televizyonunun üstüne bıraktığı notta öyle yazsın yani kocasını suçlasın; oğlunun
özründen bıktığından hakkın rahmetine sığındı. Sen tut balkondaki naylon çamaşır ipini kes;
o iple asar mı insan kendini; ip de boynunu kessin. Görmez olaydım o halini. Alnıma yazılı
çocuk, yerde bel bel bakıyor anacığına. Gamsız baba cenazeden sonra sırra kadem bastı.
Gideceğini hiç ağlamadığından anlamıştım zaten. Baba yürüyerek gitti, ana ölerek gitti,
eşyalar satıla satıla gitti; altı yıllık bedeni, iki ya da üç yıl büyümüş aklıyla bomboş beton
evdeki oğlan bana kaldı. Yazıcının yazısına bak; babasız büyüyen çocuğun çocuğu da babası