Kalabalık Dergi Kalabalık Dergi 3. Sayı | Page 30

Kalabalık Temmuz 2013 Çin Müziği Kültürün temelini oluştran özelliklerden birisi nasıl özgünlük ise; Çin müzik kültüründe bütün özgünlüklerin toplumsallaşmasına şahit olunmaktadır. Yüzyıllarca birikmiş olan tüm sesler yumuşak bir ezgi ile kulaklarda yeniden dinginlik kazanmaktadır. Yaylı ve telli çalgıların birbirlerine izin verircesine boyun eğişlerine, üflemelilerin derinliği katıldaığında ortaya çıkan su şakırtısını andıran çok sesli orkestraya bir es ise perkinsiyon çalgılarıyla gelmekte. Her çalgının kendine has bir karakteri bulunduğu gibi, yer yuvarlağı üzerine yayılmış ve her kültürde ortak paydaya sahip olan çalgılar haricinde kendi benlikleri ile gitgide içine çeken özgün bir çok çalgının esrarı bulunmaktadır. Dururken sadece bir çalgı olduğunu anlayabildiğimiz eşsiz müzik aletlerinin ancak sesini duyduğumuz an kendimizi kilometrelerce ötelerde bulabilme imkanına sahibiz. Bunların hepsine notaların özgün çalgılarda vücud bulması ile ulaşabiliriz. Sesinin yüksek ve açıklığıyla bir revap içinizdeki cesareti şahlandırırken, yıllarca yardımcı ses olarak kullanılan liuqin sahip olduğu yüksek tonuyla kendi hakkını almışığını kulaklardaki pası silerek verebilir. Huobosi, 4 oktavlık sesi ile o topraklarda yaşamış olan atalarına ulaşmayı hedeflerken; guqin çalan müzisyenler eskiden kalan gelenekleri devam ettirebilmek adına önceden banyo yapar ve tütsü yakarlar. Kendine has bir çok ritüele sahip telli çalgıların sırası uzayıp gitmektedir; jiayekin ile Kore milletine el vererek kültür neşesini paylaşırken, donglubanın çalma tekniklerindeki faklılıklar ile şırıl şırıl akan sulara, sürü şeklinde at koşuşturmalarına hatta kuş seslerine yeniden bir ruh katılabilmektedir. Bir çoğunun türediği pipayı yeniden anmak istercesine… Harpı andıran konghou üzerinde bulundurduğu iki sıra halindeki toplam 36 yay ile hızlı çalınabilmeye olanak sağlar ve uçan yabani kazlara benzetilmektedir. Ruan ise boyutuna bağlı olarak gösterdiği çeşitlilikte Batı kültüründeki bir çok alete benzetilmektedir. Özellikle duygulu müziklere eşliği esnasında büyük ruan ve orta tonlu ruanın viyolonselden ayrılması zorlaşır. Yaylı çalgıların en hüzünlüsü ve en kıdemlisi olan Erhu, 3 oktavlık sesi ile farkını ortaya koyan bir çalgı olarak operalardaki yer