Kalabalık Temmuz 2013
Ben Bir Karıncayım
Merhabalar, ben sizin sokak kapısının hemen yanında
yaşayan koloniden bir karıncayım... Yaşayamayan mı
demeliyim yoksa, var mı ki bir toprak parçası oralarda?
Büyüklerimiz dilden dile, nesilden nesile aktarılan bir
hikayeyi anlatır bir araya gelip çay içtiğimiz soğuk kış
akşamlarında; eskiden her yer evimizmiş bizim, nereye
istersek oraya gider, odalarımızı, koridorlarımızı nereye
istersek oraya kazarmışız, üzerimize basmakla bizi tehtit
eden olmazmış pek, tenhaymış bizim muhit
anlayacağınız. Kolay bulurmuşuz yiyeceklerimizi,
karnımız aç yatmazmışız. Arada bizi rahatsız eden
uzun dilli bir arkadaş, bir kaç da böcek olurmuş,
zaman zaman başka kolonilerle atışırmış, bir kaç kayıp
yaşarmışız ama sonunda tatlıya bağlanırmış kavgalar,
uzun sürmezmiş. Şimdikinden daha mutlu ve huzurlu
sürermişiz yaşamlarımızı anlayacağınız, zaten pek fazla
da bir beklentimiz yokmuş; karınca kararınca işte.
Sonra bir başka tür çıkagelmiş bizim buralara;
benzemezmiş daha önce görülen hiç bir şeye, yaptıkları
da bambaşkaymış. Bir dedikodudur ki almış başını
gitmiş hayvanlar aleminde, herkes bu yeni türü konuşmaya, çekiştirmeye başlamış. Kim demiş maymundan
gelmedir bunlar, kimi demiş gökten indiler geçen gece
zembille. Kimse bilememiş nedir, neyin nesidir, ne
yapar.
Temkinliymiş bizimkiler, karınca aklıdır bu; senden bu
denli büyük olana yanaşmaz, uzak durur, korkarsın,
bulaşmazsın işine gücüne, gereksiz cesur hareketlere
kalkışmazsın.
Geçen yıllar içinde kalabalıklaşmış bizim muhit,
topraklar örtülmüş sert kazılamayan bir maddeyle, biz
nasıl yerin dibine kazıyorsak, bu yeni tür tam aksine
yukarı doğru inşaa ediyormuş evini. Kısacık bir sürede
güneş görülmez olmuş bizim yuvanın girişinden, yemek
bulmak zorlaşmış, manzaramız kapanmış, bazı
koloniler taşınmış, kimi böcekler görünmez olmuş,
uzun dilli arkadaş kayıplara karışmış.
Bizi pek sevmiyorlarmış ama ne yapalım aç kalınca
aralarına karışmak zorunda kalmışız, yem Z