Kalabalık Dergi Kalabalık Dergi 3. Sayı | Page 20

Kalabalık Temmuz 2013 Ben Bir Karıncayım Merhabalar, ben sizin sokak kapısının hemen yanında yaşayan koloniden bir karıncayım... Yaşayamayan mı demeliyim yoksa, var mı ki bir toprak parçası oralarda? Büyüklerimiz dilden dile, nesilden nesile aktarılan bir hikayeyi anlatır bir araya gelip çay içtiğimiz soğuk kış akşamlarında; eskiden her yer evimizmiş bizim, nereye istersek oraya gider, odalarımızı, koridorlarımızı nereye istersek oraya kazarmışız, üzerimize basmakla bizi tehtit eden olmazmış pek, tenhaymış bizim muhit anlayacağınız. Kolay bulurmuşuz yiyeceklerimizi, karnımız aç yatmazmışız. Arada bizi rahatsız eden uzun dilli bir arkadaş, bir kaç da böcek olurmuş, zaman zaman başka kolonilerle atışırmış, bir kaç kayıp yaşarmışız ama sonunda tatlıya bağlanırmış kavgalar, uzun sürmezmiş. Şimdikinden daha mutlu ve huzurlu sürermişiz yaşamlarımızı anlayacağınız, zaten pek fazla da bir beklentimiz yokmuş; karınca kararınca işte. Sonra bir başka tür çıkagelmiş bizim buralara; benzemezmiş daha önce görülen hiç bir şeye, yaptıkları da bambaşkaymış. Bir dedikodudur ki almış başını gitmiş hayvanlar aleminde, herkes bu yeni türü konuşmaya, çekiştirmeye başlamış. Kim demiş maymundan gelmedir bunlar, kimi demiş gökten indiler geçen gece zembille. Kimse bilememiş nedir, neyin nesidir, ne yapar. Temkinliymiş bizimkiler, karınca aklıdır bu; senden bu denli büyük olana yanaşmaz, uzak durur, korkarsın, bulaşmazsın işine gücüne, gereksiz cesur hareketlere kalkışmazsın. Geçen yıllar içinde kalabalıklaşmış bizim muhit, topraklar örtülmüş sert kazılamayan bir maddeyle, biz nasıl yerin dibine kazıyorsak, bu yeni tür tam aksine yukarı doğru inşaa ediyormuş evini. Kısacık bir sürede güneş görülmez olmuş bizim yuvanın girişinden, yemek bulmak zorlaşmış, manzaramız kapanmış, bazı koloniler taşınmış, kimi böcekler görünmez olmuş, uzun dilli arkadaş kayıplara karışmış. Bizi pek sevmiyorlarmış ama ne yapalım aç kalınca aralarına karışmak zorunda kalmışız, yem Z