Joyous act'n joy | Page 5

NEDEN YAVAŞLAMALIYIZ? Günümüz Dünyası Kundera Yavaşlık adlı romanında ‘Her şey çok hızlı gerçekleştiğinde, kimse hiçbir şeyden emin olamaz. ‘Telaş hayatı daha da yüzeysel kılar’ der. Hız hayatı eksiltir. İnsan zamanı ölçer zamanda insanı. Kendi tempomuzu, içimizin seslerini dinleyerek bulabiliriz. Yavaşlamak güzeldir. ‘Geçmiş olan, geçip gitmiştir, geçmiş gelmek üzeredir’ Heidegger. Aşırı meşguliyet bir tür zihinsel tembelliği işaret eder. Üretkenlik sadece hız ve etkinlik demek değil, farklı ve sezgisel dönüşebilmeyi gerektirir, ilhamın kapılarını açık bırakmak istiyorsak onu zorlamamalıyız, ilham ancak ruhunuzu serbest bıraktığımızda bize kendisini gösterir, kendimiz olma imkanı verilen, kendi iç sesimizi ve sahici benliğimizi yeniden keşfetmenizi sağlayan boşluklar yaratmamız gerekir. Modern dünyada istenmeyen, hayal kırıklığı yaratan her seçim, hatta umduğunu bulamayan her yaşantı, kişinin kendisini suçlamasına yol açmaktadır. Kişi tercih etmediği imkanlar ve kaçırdığı fırsatlar yüzünden pişmanlık duymak da refah ve bolluğun ortasında mutsuz ve tahminiz kalmaktadır. Modern dünyada klinik depresyon bu kadar yaygınlaşmasının önemli nedenlerinden birisi de budur. İnsanlar sosyalleşmelidir, hayatlarını genişletmelidir. Hayat genişletmek ne demektir? Çevremizdekilerle diyalog halinde olmaktır. Modern Mutsuzluklar Nelerdir ve Nasıl Başa Çıkarız? Hayat çözülmesi gereken bir sorun değildir. Dolayısıyla kadere karşı sigorta alamayız. Geçirdiğimiz kötü olaylar karşısında dayanıklılık ve direnç gösterme erdemimiz olmalıdır. Çocukların kendilerini video oyunlarına boğmaları, hikayelerden masallardan uzaklaşmalarına karşılık çocuklarımıza şefkati, merhameti ve yarenliği öğretmeliyiz. Kalbi kırılan yaşamıyor gibi yaşayan kişilere tekrar kalplerini açmaya cesaretlendirmeliyiz. İlişkilerin, aşkların dostlukların hatta sohbetlerimizin bile kısa ömürlü, sanal olduğu dünyada insanların kendilerini gerçek olarak hissetmesini sağlamalıyız. Ruhun açlığını bolluk çağıyla kapatmaya çalışmamalıyız. Seçme şansı çokken mutluluğu azaltmamalıyız. Vererek ve paylaşarak dünyaya yoldaşlık etmeliyiz. Mutluluğu ilaçlarda ya da para da aramamalıyız. Ben - Şey ilişkilerinden uzak kalmalıyız. Ben – Şey ilişkisinde karşı tarafın nitelikleri, öznel yaşantısı, duygu ve düşünceleri ihmal edilir, önemsiz adledilir ve sadece kişi işe yarayacaksa kaale alınır. İnsanları nesneleştirir, alınıp satılacak, kullanılıp atılacak nesneler haline getirir. Etrafımızdakilerle yarışmak yerine kendimize yarışmalıyız. Çevremize saygı duymalıyız. Yaşlı, bilge insanlardan yararlanmalıyız. Olmadığımız kişi olmaya çalışarak ruhumuzu dağınık bir odaya çevirmemeliyiz. Kaderimizi yaşamalıyız. Kimseye kendinizi göstermek ve ispatlamak zorunda değiliz. Para, şöhret ve iktidar peşinde koşan insanlara dönüşmemeliyiz. Entellektüel fiziksel veya duygusal güçlerimizin olduğunu bilmeli ve bu sınırları gönülden kabullenmeliyiz. Ancak böylelikle bilgeliğe doğru bir adım atmış oluruz. Muhabbet ve merhamet hep bizimle olmalı ki ahlakımız kaybetmeyelim. Kendimiz gibi düşünmeyen, bizle aynı şeyleri seçemeyen, farklı olan grupları potansiyel düşman olarak görmek yerine bütün insanlara eşit ve değerli olduğuna inanmalıyız ve herkesi potansiyel dost olarak algılamalıyız. İç dünyamıza, mahremiyetimize herkesin rahatça girmesine izin vermemeliyiz. Özel hayatlarımızı korumalıyız. Sürekli kendimizi anlatma çabasında ifade etme çabasında olmamalıyız. Sanal alemde istediğimiz kitleyi bulamayıp kendimizi boşluğa düşmüş gibi hissetmemeliyiz. Etrafımızdakilere önyargıdan uzak yaklaşmalıyız. Görünüşleri birbirine benzesede insanların