SÖYLEŞİ |
|||||
6 |
içinde bulundukları ortama uymak yerine kendi kurallarına yönelik faaliyetlere dönmeye başladılar. Daha önce bulundukları ülkenin etik standartlarına göre faaliyet gösteriyorlardı ancak yavaş yavaş bundan çıkıp kendi iş etiği anlayışlarını, kendi etik ilkelerini gündeme getirmeye başladılar. Bu bizi çok etkiledi. Biz de bundan istifade ederek iş etiği ile uyumlu kurumlar ile çalışmaya başladık. Başlarda biz kendi sektörümüzde etik konusunda tek başımıza savaş veriyorduk fakat artık bizimle beraber bazı kurumlar da aynı etik ilkeleri takip etmeye çalışıyor. Başka sektörlerde de iş etiğine saygılı ve uyum içinde olan kuruluşlar var. Eskiden bizim ticari sözleşmemiz sadece 5 sayfa idi. İlk defa bir kuruluş ile etik sözleşmesi yapacağımız zaman önümüze 33 sayfalık bir etik sözleşmesi konuldu. Bunun önemini işte o gün anladık. Bu bizim artık hemen bütün sözleşmelerimizde eksiksiz olarak masaya koyduğumuz bir prosedür oldu. Eskiden onlardan aldığımız bu iş etiği sözleşmesi, şimdi tersine bizim onlara sunduğumuz bir prosedür haline geldi. Bu çok güzel bir şey. Bize benzeyen kurumlar da oluşmaya başladı. Bunlar önümüzdeki zamanlarda çok daha fazla olacak. Çünkü dünyanın büyük organizasyonları, kuruluşları iş etiği ile ilgili tavizsiz bir tavır içinde
olmaya başladılar. İş etiği artık sadece ABD’ de değil, İngiltere, Fransa ve Brezilya’ da da çok etkili hale gelmeye başladı. İnşallah ülkemize de önümüzdeki günlerde çok etkili bir yolsuzlukla mücadele mevzuatı nasip olur. Böylece yolsuzlukla mücadele konusunda gelişmiş ülkelerle aynı seviyede olan bir iş sahası ve dünyası görmüş oluruz.
Yapılan son araştırmalar, etik iş yapan şirketlerin daha fazla kazandığını ortaya koyuyor. Etik iş yapmanın şirketlere ne tür katkılar sağlayabileceğini düşünüyorsunuz? Günümüzün dijital dünyası çok hızlı. Bir kere bilgi kolay ulaşılır hale geldi. Bilgi kolay ulaşılır olunca da dünya-
|
“ TICARETTE CIDDI DEVRIMLER YAPMANIN EN IYI YOLUNUN IŞ ETIĞI OLDUĞUNU ANLAYAN ÜLKELER KAZANÇ SAĞLAMAYA BAŞLADILAR. BIZ DE TEİD OLARAK, BU KONUDA VAZIFEMIZI YAPMAYA ÇALIŞIYORUZ”
daki etkin kurumlar iş etiğini daha çok önemsemeye başladılar. Çünkü işlerin düzgün yürümesinin temel standardı, iş etiğinin gerçekten eksiksiz uygulanması ile mümkün. Bu yönden bakıldığında iş etiği ile ilgili tavizsiz hareket edenlerin de kazandığı yeni bir ortam oluşmaya başladı. Çünkü sadece kurumlar ve kuruluşlar değil, devletler de bu işi çok önemsedi. Tepki, kontrol ve bu konuya uygun cezalar oluşmaya başladı. İş etiğinin kendiliğinden kabul görmesi, aranılır olması ve çalışanların da etik stan- dartlarının yükseltmesi ile iş dünyası bu durumdan kazançlı çıktı. Rekabette en büyük standart etik standartlar haline geldi. Bugüne kadar bu olayın farkında olmayan kuruluşlar rekabet ortamındaki bu yeni anlayış ile, başkalarıyla huzurlu ve eşit şartlarda rekabet edebilme imkanı buldular. İşte bu yüzden iş etiğinin kabul görmesinde ve gelişmesinde ülkeler de bir yarış içindeler. O kadar ki ticarette iş etiğinin olmadığı ülkelerde bulunmak istemeyen kuruluşlar, otomatik
|
olarak ilişki içinde oldukları kurumlarda iş etiği standartlarını aramaya başladılar. Kendiliğinden oluşan bu yeni ortam, dijital dünya marifeti ile çok hızlı yayılmaya başladı. Gençler, yeni işe başlayanlar iş etiğine ve etik ilkelere uygun kurumları tercih etmeye başladılar. Yöneticilerin bunu görmeleri ve hızlıca kendi ülke ve kurumlarında bu yeni ilkelere kapı açmaları ve etik olmayan davranışlar ile savaşmaları, o ülkenin ticari yapısının diğer ülkelerde de kabul görmesini sağlayacak bir fırsat yaratıyor. Şimdi böyle bakınca, bu dijital dünyada hiçbir etik dışı davranışın saklı kalamayacağı ve hiçbir eylemin bu ilkeleri engelleyemeyeceği anlaşılmaya başlandı. Bu yüzden ticarette ciddi devrimler yapmanın en iyi yolunun iş etiği olduğunu anlayan ülkeler kendiliğinden kazanç sağlamaya başladılar. Biz de TEİD olarak, bu konuda vazifemizi yapmaya çalışıyoruz.
Dilerseniz biraz da iş dışındaki Asım Barlın’ dan bahsedelim. İş hayatınız dışında kalan zamanlarınızı nasıl değerlendiriyorsunuz? Ciddi bir çalışma hayatım oldu. Tam 47 yıl iş hayatının zorlu yollarından geçtim. İstanbul’ a Denizli’ den geldim. İsminden farklı olarak denizsiz bir şehrimiz olan Denizli’ den sonra İstanbul’ da denizi tanıdım ve sevdim. Denizlerimiz ülkemizde etkin olarak kullanılamıyor. Başka ülkeleri ziyaret ettiğimde orada denizlere yönelik ilgi ve faaliyetleri gördüğüm zaman üzülüyorum. Ülkemize geldiğimizde“ deniz ile iç içeyiz”,“ üç tarafımız denizlerle çevrili” sözlerini çokça duyuyoruz ama gerçek hayatta denizden ne kadar istifade edebiliyoruz, orası muamma. Bu bir kültür değişimi. Bu konularda çeşitli teşvikler var. Bu teşvikler yavaş yavaş semeresini veriyor. Gençlerin denizi sevmeleri için yeni teşviklere de ihtiyaç var. Umarım onlar da hızla gündeme gelir. Hemen her koyda bir deniz aktivitesinin olması bizi çok memnun eder. Artık emekliliğe yaklaşıyorum. Bu sırada yavaş yavaş ben de deniz ile yoldaş olmaya çabalıyorum. 4
|