REKLAMIN AMACININ ÜRÜNÜ SATTIRMAK OLDUĞU DÜŞÜNÜLÜRSE , BU REKLAMIN YANLIŞ BIR IÇGÖRÜYE DAYANAN , KÖTÜ BIR FIKIR OLDUĞUNU SÖYLEYEBILIR MIYIZ ? METRODA GIDERKEN , YÜZÜNE TEKME ATILAN KADINLARIN OLDUĞU , TERÖRLE IÇ IÇE YAŞADIĞIMIZ BUGÜNLERDE ; KORKU IÇERIKLI MESAJLAR VERMEK SAĞDUYULU BIR DAVRANIŞ OLABILIR MI ?
edildi . Firma yetkilileri , daha sonra yardımın yalan olmadığını , güvenlik nedeniyle gerçek araçlarının fotoğrafını paylaşılmadığına dair demeç verdi . Ancak halkın tepkisini çekmişti bir kere . Üstelik kültürümüzde , yapılan yardımlarla övünmenin hoş karşılanmadığını , sosyal sorumluluğun bağış anlamına gelmediğini , akıllı bir stratejisi ve sürekliliğinin olması gerektiğini de değerlendirmemişlerdi . Bu işte , işinin ehli iletişimcilerin parmağının olmadığı belliydi .
EVİNİZDE OTURMAZSANIZ … Oyuncak firması Hasbro ’ nun “ Yılbaşında Eğlenceyi Dışarda Arama !” başlığıyla yayınladığı reklam filmi de , tecavüzü çağrıştırdığı iddiasıyla , sosyal medya platformlarındaki , binlerce kullanıcı tarafından eleştirildi . Reklamda , Türk filmlerindeki cinsel istismar ve tecavüz sahnelerinden canlandırmalar yer alıyordu . Taksici , vestiyer görevlisi , garson ve tuvalet bekçisi gibi meslekleri yapanlar da , kötü bir imajla yansıtılıyordu . Şirket özür dileyerek , kısa sürede , reklamı yayından kaldırdı . Reklamın amacının ürünü sattırmak olduğu düşünülürse , bu reklamın yanlış bir içgörüye dayanan , kötü bir fikir olduğunu söyleyebilir miyiz ? Metroda giderken , yüzüne tekme atılan kadınların olduğu , terörle iç içe yaşadığımız bugünlerde ; korku içerikli mesajlar vermek sağduyulu bir davranış olabilir mi ? Bu bir şirketin itibarını zedelemez mi ? Üstelik bu reklamda yaratıcılıktan da bahsedemeyiz ; çünkü fikrin çıkış noktasının , yaklaşık 10 yıl önce Playstation ’ ın İngiltere ’ de yayınlanan , bol ödüllü global reklam kampanyasına dayandığı da görülebiliyor . Playstation ’ ın reklam filminde , insanlara dışarıdaki
restoranlarda yemeklerin pis yapıldığı gösterilerek ; “ evinizde oturun , Playstation oynayın ” deniyordu . Ancak o reklamda kimse aşağılanmamıştı . İşinin ehli iletişimciler tarafından yapılmıştı .
NASILSA UNUTULMUYOR Bu işte ustalaşmak , üniversitesinden mezun olmakla mümkün değil . O daha başlangıç , ilk adım . Üstelik meslek tercihlerinde doğru bir rehberliğin bulunmadığı ülkemizde ; yetişkin eğitimleriyle , kendini geliştirerek , hayallerini gerçekleştirme özgürlüğünün olmasını da doğru buluyorum . Ancak atlanmaması gereken husus , kendini ve vizyonunu geliştirmek , alanlarının en iyilerini gözlemleyebileceği ortamlarda bulunabilmek , çalışarak , deneyimle , adım adım ilerlemek . Ne kadar farklı düşünülürse düşünülsün , iletişim mesleği , güler yüzlü , insanlarla iyi geçinen herhangi birisi tarafından yapılamayacak boyuta çoktan erişti . Günümüzdeki iletişim kazaları , sanıldığı gibi “ nasılsa unutulmuyor ”; markalara ve şirketlere çok ciddi , kalıcı zarar verebiliyor . Konunun diğer ve tehlikeli boyutu da , halk üzerindeki etkisi . Etik anlayışa sahip olmayan , kendini de geliştirmemiş , kulaktan dolma , trend olan , nöropsikolojik bilgilerle , bir şeyler yapmak isteyen iletişimcilerin , insanlara önemli zararları dokunabilir . Beynin şifrelerini henüz çözmedik . Ancak hipnotik etki mekanizmasının nasıl işlediği biliniyor . Kimse beynini diplomasız bir doktora emanet etmezken , düşüncelerimiz , algı mekanizmamız ve hatta duygularımızla ilgili son derece savunmasızız . Manipüle edilemeyeceğimizi ve herşeyin kendi kontrolümüz altında olduğunu mu sanıyoruz ? Gerçekten mi ? 4
5