INmagazine Sayı 8 (Ekim, Kasım, Aralık) | Page 33

zamanın ruhuna uygun olarak soruyu soralım o zaman; o kırmızı düğmeye basma olasılığı olan robotları üretecek robotları denetleyecek olan robotları hangi robotlar üretecek? Ve dünyamız yatalak bir hastaya dönüşmesine ramak kala, tedavisi için akılcıl çözümler üretmek bir yana, hastalığın ilerlemesini kışkırtmaktan başka bir şeylerin yapılmadığı bir dönemden geçiyoruz. İklim değişikliğinden hepimiz nasibimizi alıyoruz. Gıda krizi kapıda. İçilebilir su kaynakları tükeniyor. Nedenini bilmediğimiz salgın hastalıklar milyonlarca can almaya devam ediyor. Yoksulluk ve açlık artık sadece dünyanın bazı bölgelerine ait bir sorun değil, her ülkenin sorunu. Sıcak savaşların kapsama alanı herkesin kapısının önünde. Yani insanlık elbirliği ile yaşadığı dünyanın sonunu hazırlıyor. Ama şurası bir gerçek ki, tarih boyunca insanlık hep“ daha iyi bir yaşam” için bir sonraki aşamaya geçmiş. Geçmesine geçmiş ama gelinen nokta özetle böyle; bu gezegeni el birliği ile yok etmek üzere kurgulanmış bir makina sanki insanlık.
SUÇLU BUĞDAY MI? Prof. Yuval Harari’ nin“ Sapiens” isimli kitabı bir kısmımız için“ zaten bilinen şeylerdi”, bir kısmımız için ise“ ezberleri bozdu”. Kitabı okuyan herkes gibi benim çıkarımlarım da kitabın içeriğine uygun. Harari de kitabın çeşitli yerlerinde bu“ temel soruna” değinmiş ama ben ondan esinlenerek kendi yorumlarımı aktarayım. Önce bir suçlu aramamız gerekiyorsa, ben buldum:“ Buğday”! Avcı toplayıcı yaşayan insan topluluklarının buğday tohumu ile tanışmaları ve bu tohumdan daha çok buğday elde edebilecekleri“ bilgisi” sonun başlangıcı. Çünkü insanlık bu bilgiyle bir sonraki aşamaya geçerken kendisi gibi başka insanlara da pusu kurmuş oldu. Bu bilginin tuzağından habersizdik ve avcı toplayıcılığı terk ederek“ yerleşik” yaşamı tercih ettik. Belki AVM’ ler, toplu konutlar için çok erkendi ama insanlık“ biz ve onlar” şeklinde ikiye ayrıldı.“ Onlar” hep kötü olanlar, toprağımızda, tahılımızda, malımızda, mülkümüzde, petrolümüzde şuyumuzda buyumuzda gözü olanlardı. Ama sıradan bir buğday tohumu bilgisinin işlenmesi insanı“ tarım devrimine” taşıdı. Daha iyi bir yaşam mıydı bilinmez ama ikinci inovasyon“ yazının icadı” olarak karşımıza çıktı. Yine bilgi ile insanlığın bir başka sınavı. Beraberinde ticaret şekillendi, hesaplar, kitaplar, astronomik bulgular …
Tabletler üzerine kitaplar yazıldı. Hammurabi kanunları ile hukuk, Kadeş Anlaşması ile savaşlar belgelendi. Yazı insanlığa çağ atlatan mirasını 1400’ lerde Gutenberg’ in matbaasına devretti. İncil ilk kez basılarak çoğaltıldı. Kilisenin egemenliğine son veren insanlık“ bilgi” ile başka bir yaşam biçimine doğru yolculuk yapmaya başladı. Bu yolculuğun ara istasyonlarından biri“ sanayi devrimi” olarak anıldı. İcatlar, buluşlar ve bunlara dayalı teknoloji birbirini kovaladı. Savaşlar bir“ iş modeli” haline bu gelişimin sonucunda dönüştürüldü.“ Para” finans oldu. Petrol“ enerji”. Top, tüfek, bomba ise“ savunma” sanayi! Bu üçlünün kolkola girmesi beraberinde dünya savaşlarının“ icat” edilmesine ve savaşlarla yıkılanların yeni baştan imar edilmesi ise“ ekonomi ve kalkınma” oldu. Bu kazan-kazan modelinin ardında Gutenberg’ in bilgiyi bir makina ile işleme becerisinin arkasına dizili yüzyılların içine nakış gibi işlenmiş, sanayi devrimi ile vücut bulmuş“ daha güzel bir yaşam” tablosu vardı. Bu tablo insanlığa hem atom bombasını hem de Ay’ a gitmeyi resmetti. Bitmedi. 1980’ lerle birlikte bilgi çağı başladı. İnsanlığın bilginin işlenmesi ile bir başka sınavı tarihe kişisel bilgisayarlara adını veren Macintosh ile geçti. Artık gizli saklı bir şey olmayacak
“ ŞURASI BIR GERÇEK KI, TARIH BOYUNCA INSANLIK HEP‘ DAHA IYI BIR YAŞAM’ IÇIN BIR SONRAKI AŞAMAYA GEÇMIŞ. GEÇMESINE GEÇMIŞ AMA GELINEN NOKTA ÖZETLE BÖYLE; BU GEZEGENI EL BIRLIĞI ILE YOK ETMEK ÜZERE KURGULANMIŞ BIR MAKINA SANKI INSANLIK”
31