“Olanlardan tümüyle sorumluyum. Bu konuyu düzeltmeye, müşterilerimizin güvenini tekrar kazanmaya ve kültürümüzü güçlendirmeye kararlıyım.” Bu sözler Wells Fargo yöneticisi John Stumpf tarafından Amerikan Temsilciler Meclisi Finansal Hizmetler Komitesi’ nin Eylül ayındaki toplantısında söylendi. Nedeni ise yönettiği bankanın çalışanlarının, müşterilerinin gizli bilgilerini kullanarak milyonlarca sahte hesap ve kredi kartı oluşturması, böylece bankanın ve yöneticilerinin performansını olduğundan yüksek göstererek haksız kazanç elde etmeleri. Söz konusu yolsuzluk karşısında 5300 kişi işten çıkarıldı, Wells Fargo 185 milyon dolar ceza ödedi ve Stumpf, milletvekillerinin‘ suç örgütünün başı olmak’ ve‘ hırsızlık’ gibi ithamlarına da maruz kaldı. Çalışanların, Stumpf’ ın her müşteriye en az sekiz ürün satılmasını teşvik eden ve kurum içerisinde satış baskısının sembolü haline gelmiş“ 8 Is Great” hedefine ulaşmaya çalışırken etik dışı yollara sapmasının daha ciddi bir sonucu da oldu. Son dört yıldır dünyanın en değerli bankası seçilen Wells Fargo, Eylül ayında piyasa değerinden 9 milyar dolar kaybederek birinciliği en büyük rakibi JPMorgan’ a kaptırdı. Bütün bu olanlar karşısında banka yönetimi 2017 yılından itibaren bireysel bankacılık bölümündeki satış hedeflerini kaldırması gibi ticari olarak tehlikeli görülebilecek bir karar aldı. Bu karar Stumpf’ ın“ bankanın kültürünü güçlendirme” sözünü gerçekleştirmesini sağlayacak mı, bunu zaman gösterecek. Ancak geçen zamanın bizlere gösterdiği bir şey var ki, o da kültürün bir kurumun en değerli varlığı olduğu. İtibardan finansal performansa, çalışan üretkenliğinden müşteri sadakatine kadar bir yöneticinin gündeminde ne varsa, o kurumun kültüründen etkile- |
John Stumpf
niyor. Bu anlamda kültür, kuruma ait bütün çıktıların etkilendiği bir ekosistemin temelini oluşturuyor. Özellikle stresin arttığı ve hata yapma ihtimalinin yükseldiği dönemlerde, insanların tercihlerini belirleyen kriterler ve kurallar önemini yitirebiliyor. Özellikle VUCA( volatile- uncertain- complex- ambigious) olarak adlandırılan“ değişken, belirsiz, karmaşık ve muğlak” dönemlerde kurumlar‘ olağanın dışına’ çıkmayı daha fazla hoş görebilir hale geliyorlar. Wells Fargo ve diğer birçok örneğin bize gösterdiğine göre ise bunun bedeli genellikle ağır oluyor. Oysa yerleşmiş bir kültürü olan kurumların gerek risk gerekse iştah dönemlerinde etik ve uyum sınırlarını aşmadıklarını, bu sayede sürdürülebilir olarak değer ürettiklerini biliyoruz. Diğer bir ifadeyle, kültür bir tür güvenlik ağı oluşturuyor. Belli kararların esnetilebildiği durumlarda bile, doğru ile yanlışın arasında kalın bir duvar olarak duruyor. Bu nedenle, TEİD eğitimlerine katılan etik ve uyum yöneticileri dahil olmak üzere birçok karar verici, kültürün etik ve uyum risklerini azaltmada en kritik halka olduğunun altını çiziyorlar.
|
KÜLTÜR DAVRANIŞLARIMIZDIR, DAVRANIŞLARIMIZ KÜLTÜRÜMÜZDÜR Peki kültür derken neyi kast ediyoruz? Kültür en genel ifadeyle, belli bir grup insanın ya da topluluğun genel kabul görmüş fikirleri, gelenekleri ve sosyal davranışları olarak tanımlanıyor. Genel kabul görme geceden sabaha olmayacağına göre kültürün oluşması için belli bir zaman diliminden bahsediyor olmamız gerekiyor. Bunun yanı sıra fikirlerin yeşermesi ve gelenekselleşmesi için de o kültüre ait kişiler arasında belli ilişkilerin kurulmuş olması, muhtemelen çatışmaların yaşanması ve nihayetinde asgari müştereklerde buluşulması gibi aşamaların geçilmesi de gerekli görülüyor. Demek ki, bir topluluğa ait kültürden bahsedebilmemiz için öncelik- |
ÖZELLIKLE VUCA( VOLATILE- UNCERTAIN- COMPLEX- AMBIGIOUS) OLARAK ADLANDIRILAN“ DEĞIŞKEN, BELIRSIZ, KARMAŞIK VE MUĞLAK” DÖNEMLERDE KURUMLAR‘ OLAĞANIN DIŞINA’ ÇIKMAYI DAHA FAZLA HOŞ GÖREBILIR HALE GELIYORLAR. |
9 |