INmagazine Sayı 8 (Ekim, Kasım, Aralık) | Page 11

Olanlardan tümüyle sorumluyum . Bu konuyu düzeltmeye , müşterilerimizin güvenini tekrar kazanmaya ve kültürümüzü güçlendirmeye kararlıyım .” Bu sözler Wells Fargo yöneticisi John Stumpf tarafından Amerikan Temsilciler Meclisi Finansal Hizmetler Komitesi ’ nin Eylül ayındaki toplantısında söylendi . Nedeni ise yönettiği bankanın çalışanlarının , müşterilerinin gizli bilgilerini kullanarak milyonlarca sahte hesap ve kredi kartı oluşturması , böylece bankanın ve yöneticilerinin performansını olduğundan yüksek göstererek haksız kazanç elde etmeleri . Söz konusu yolsuzluk karşısında 5300 kişi işten çıkarıldı , Wells Fargo 185 milyon dolar ceza ödedi ve Stumpf , milletvekillerinin ‘ suç örgütünün başı olmak ’ ve ‘ hırsızlık ’ gibi ithamlarına da maruz kaldı . Çalışanların , Stumpf ’ ın her müşteriye en az sekiz ürün satılmasını teşvik eden ve kurum içerisinde satış baskısının sembolü haline gelmiş “ 8 Is Great ” hedefine ulaşmaya çalışırken etik dışı yollara sapmasının daha ciddi bir sonucu da oldu . Son dört yıldır dünyanın en değerli bankası seçilen Wells Fargo , Eylül ayında piyasa değerinden 9 milyar dolar kaybederek birinciliği en büyük rakibi JPMorgan ’ a kaptırdı . Bütün bu olanlar karşısında banka yönetimi 2017 yılından itibaren bireysel bankacılık bölümündeki satış hedeflerini kaldırması gibi ticari olarak tehlikeli görülebilecek bir karar aldı . Bu karar Stumpf ’ ın “ bankanın kültürünü güçlendirme ” sözünü gerçekleştirmesini sağlayacak mı , bunu zaman gösterecek . Ancak geçen zamanın bizlere gösterdiği bir şey var ki , o da kültürün bir kurumun en değerli varlığı olduğu . İtibardan finansal performansa , çalışan üretkenliğinden müşteri sadakatine kadar bir yöneticinin gündeminde ne varsa , o kurumun kültüründen etkile-

John Stumpf
niyor . Bu anlamda kültür , kuruma ait bütün çıktıların etkilendiği bir ekosistemin temelini oluşturuyor . Özellikle stresin arttığı ve hata yapma ihtimalinin yükseldiği dönemlerde , insanların tercihlerini belirleyen kriterler ve kurallar önemini yitirebiliyor . Özellikle VUCA ( volatile - uncertain - complex - ambigious ) olarak adlandırılan “ değişken , belirsiz , karmaşık ve muğlak ” dönemlerde kurumlar ‘ olağanın dışına ’ çıkmayı daha fazla hoş görebilir hale geliyorlar . Wells Fargo ve diğer birçok örneğin bize gösterdiğine göre ise bunun bedeli genellikle ağır oluyor . Oysa yerleşmiş bir kültürü olan kurumların gerek risk gerekse iştah dönemlerinde etik ve uyum sınırlarını aşmadıklarını , bu sayede sürdürülebilir olarak değer ürettiklerini biliyoruz . Diğer bir ifadeyle , kültür bir tür güvenlik ağı oluşturuyor . Belli kararların esnetilebildiği durumlarda bile , doğru ile yanlışın arasında kalın bir duvar olarak duruyor . Bu nedenle , TEİD eğitimlerine katılan etik ve uyum yöneticileri dahil olmak üzere birçok karar verici , kültürün etik ve uyum risklerini azaltmada en kritik halka olduğunun altını çiziyorlar .
KÜLTÜR DAVRANIŞLARIMIZDIR , DAVRANIŞLARIMIZ KÜLTÜRÜMÜZDÜR Peki kültür derken neyi kast ediyoruz ? Kültür en genel ifadeyle , belli bir grup insanın ya da topluluğun genel kabul görmüş fikirleri , gelenekleri ve sosyal davranışları olarak tanımlanıyor . Genel kabul görme geceden sabaha olmayacağına göre kültürün oluşması için belli bir zaman diliminden bahsediyor olmamız gerekiyor . Bunun yanı sıra fikirlerin yeşermesi ve gelenekselleşmesi için de o kültüre ait kişiler arasında belli ilişkilerin kurulmuş olması , muhtemelen çatışmaların yaşanması ve nihayetinde asgari müştereklerde buluşulması gibi aşamaların geçilmesi de gerekli görülüyor . Demek ki , bir topluluğa ait kültürden bahsedebilmemiz için öncelik-
ÖZELLIKLE VUCA ( VOLATILE - UNCERTAIN - COMPLEX - AMBIGIOUS ) OLARAK ADLANDIRILAN “ DEĞIŞKEN , BELIRSIZ , KARMAŞIK VE MUĞLAK ” DÖNEMLERDE KURUMLAR ‘ OLAĞANIN DIŞINA ’ ÇIKMAYI DAHA FAZLA HOŞ GÖREBILIR HALE GELIYORLAR .
9