INmagazine Sayı 6 (Nisan, Mayıs, Haziran) | Page 47
kast dizgeleri vardır ve bunlar insanla-
rı doğumlarına göre sınıflandırır, insanı
kutsal ineğin, maymunun, papağanın
altına koyar. Asya’da teknoloji de vardır
ve kağıt, matbaa, barut ve pusulanın bu-
lunuşu ve icadı Asya’ya aittir. Ama Asya
bunların hiç birini kullanmadı. Asya
dünya tarihinin başladığı ve durduğu,
tüm devletlerin ve krallıkların kendilerini
sonsuza dek sürmeye ayarladığı kıtadır.
Orada herşey sağlamdır, hiçbirşey değiş-
mez, hiçbirşey yitmez. Hiçbirşey akışta
değildir, tersine yalnızca kendini yineler.
Öte yanda Avrupa’da (Orta Doğu ve Ku-
zey Afrika’yı da kapsamak üzere) hiçbir-
şey kalıcı değildir, herşey geçici, herşey
oluş sürecindedir ve Dünya Tarihi orada
ilerler, insan orada büyümeyi sürdürür.
Çin ve Hindistan binlerce yıl boyunca
olduğu gibi kaldı, eskimedi (ya da ye-
nileşmedi), ve hiç biri tarih olmadı -Batı
ile karşılaşıncaya dek. Buna karşı Batı-
nın tarihi bir ortadan kalkışlar sürecidir:
Persler, Mısırlılar, tüm Mezopotamya
ve Anadolu krallıkları, Atina ve Sparta,
Roma ve Bizans İmparatorlukları, Sel-
çuklu ve Osmanlı İmparatorlukları, Avus-
turya-Macaristan İmparatorluğu ve so-
nunda İngiltere’nin imparatorluğu tümü
de tarih oldu ve hiçbiri tarihin yolunda
durmadı.
Ön-modern kültür terimi bugün bile baş-
lıca Asya’yı tanımlamayı sürdürmektedir.
Despotik kültür tutuculuğu ile değişime,
yeniliğe, modernleşmenin kendisine di-
renir ve eskiliği onur verici, yükseltici ve
değerli bulur. Yenileşmeyi ve haklı olarak
onun olanağı, tözü, enerjisi olan özgür-
lüğü küçümser. Ama tam olarak bu ne-
denle kendi özdeksel ve tinsel yoksullu-
ğunu, geriliğini göremez ve yadsıyamaz.
Özgürlük bilinci, insanın özgür olduğu-
nun ve salt bu nedenle değerli olduğu-
nun bilinci ilkin Avrupa’yı ele geçirdi. Ve
yalnızca Avrupa’nın değil, ama Dünya
Tininin bütününün arkaik düzenlerini
dağıtıp parçalamaya, köhnemiş denge-
lerini bozmaya girişti. Uyuşmuş, tembel-
leşmiş, kemikleşmiş kültürleri yıkmaya
ve insanlığı tarihsel ereğine doğru iler-
leme ve gelişme sürecine döndürmeye
başladı. Çin ve Hindistan bugün Çin ve
Hint etiği içinde kalmada diretseler de,
yine bir tür imparatorluk altında ve kast
dizgesi içinde kalmada kararlı görünse-
ler de, aynı zamanda “modernleşmeyi”
Konfüçyüs
ASYA’DA KONFÜÇYÜS’ÜN UYUM FELSEFESİ VARDIR VE İNSANA
HİÇBİRŞEYİ DEĞİŞTİRMEMESİ VE YALNIZCA ÖZGÜRLÜK ÖZÜRLÜ
KÜLTÜRLER İLE UYUMLU OLMASI GEREKTİĞİNİ ÖĞRETİR.
ASYA’DA BİNLERCE YIL SÜREN KESİNTİSİZ İMPARATORLUKLAR
VARDIR VE MİLYARLAR KENDİLERİNİ EFENDİLERİNE TESLİM ETMİŞ
TEK-BİÇİMLİ UYSAL ÇOCUKLARDIR.
de istemekte çünkü modernleşmenin
yalnızca dışsallığı, şeyleri, teknolojiyi il-
gilendirdiğini düşünmektedirler, insanın
yenileşmesini değil. Bu kültürler Batı gibi
gelişmeyi istemekte, ama aynı zamanda
evrensel insan haklarını, duyunç özgür-
lüğünü ve demokrasiyi reddetmektedir.
Böyle dışsal “modernleşme” gerçekte
despotizmin ve teknolojinin işbirliğidir.
Hiç kuşkusuz Çin Komünist Partisi top-
raktan başka şeyler üzerinde özel mül-
kiyet hakkını tanımış, ve Hindistan kast
dizgesi temelinde çok partili bir politik
dizgeyi kabul etmiştir. Gene de bu kültü-
rel yapılar içinde yaşayan m