INmagazine Sayı 6 (Nisan, Mayıs, Haziran) | Page 45
mi bilimsel devrim tarafından, bilginin
üretimi tarafından öncelenir ve kafa ve
kol emeğinin işbirliği olarak kendini so-
mutlaştırma alanı ekonomik etkinliktir.
Teknolojik etkinlik gereksinim ile bağı ol-
duğu düzeye dek ekonomiye altgüdümlü
olur. Ekonomik etkinlik bir kültürün etik
yapısı temeline dayandığı için, sonuçta
teknolojik devrim etik bir devrim ile, mo-
dern etiğin ve demokrasinin doğuşu ile
birlikte gider.
Bilimlerden ve bilginin üretiminden ayrı
olarak, teknolojinin salt el emeğinin
ürünü olma görünüşünü taşıması onu
varlıklarını bilime ve bilgiye kapalı olma
koşulu üzerine sürdürebilen ön-modern
kültürler için çekici kılar, çünkü bu kül-
türlerin despotik karakterlerini bozmala-
rına yol açmadan kullanılabilir ve birincil
olarak onların despotik gereksinimlerini
doyurmaya yarar.
Birinci Teknolojik Devrim olarak da
bilinen İşleyim Devriminin 18. yüzyı-
lın ikinci yarısı ve 19. yüzyılın ilk yarısı
sırasında (1760-1840) İngiltere’de yer
aldığı kabul edilir. Modern teknolojinin
başlangıcı doğa bilimlerinin gelişimi, özel
mülkiyetin, tüzel kişinin ve pazar ilişki-
lerinin doğuşu gibi başka öncüllerin de
az çok gelişmiş olmasını varsayar. Süreci
tanımlamak için “Devrim” sözcüğünün
kullanımı Avrupa’nın tarihinde “Fransız
Devrimi” anlatımına yüklenen önemin
indirgenmesini amaçlıyor görünür. Bu
ne olursa olsun, İngiltere’ye tanınan bu
öncülük haklı olduğu denli de haksızdır,
çünkü İngiltere’nin işleyim devriminde
öne çıkmasının nedeni buhar makinesi-
nin kullanımında ve demir üretiminde ilk
sırada olmasından çok, Kıta Avrupası’nın
Fransız Devriminden taşan şiddet kül-
türü ve Napoleon Savaşlarının yarattığı
kaos nedeniyle geride kalmış olması-
dır. Dahası, teknolojik devrimin kendisi
Avrupa’da yer almakta ve ivmelenmek-
te olan çok daha kapsamlı bir dönüşü-
mün, aile yapısından toplum ve devlet
yapısına, felsefeden, bilimlerden güzel
sanatlara, duyunç özgürlüğüne bütünsel
bir kültürel değişimin yalnızca bir bileşe-
nidir.
Avrupa bu total dönüşüm sürecinde yal-
nızca geleneksel teknolojisini “devirmek-
le” kalmadı, ama bütün bir toplumsal ve
politik yapısını değiştirdi. Politik eşitlik
ve özgürlük tüzel kişinin, özgür bireyin,
TEKNOLOJİK ETKİNLİK
GEREKSİNİM İLE BAĞI
OLDUĞU DÜZEYE DEK
EKONOMİYE ALTGÜDÜMLÜ
OLUR. EKONOMİK ETKİNLİK
BİR KÜLTÜRÜN ETİK YAPISI
TEMELİNE DAYANDIĞI İÇİN,
SONUÇTA TEKNOLOJİK
DEVRİM ETİK BİR DEVRİM
İLE, MODERN ETİĞİN VE
DEMOKRASİNİN DOĞUŞU İLE
BİRLİKTE GİDER.
yurttaşlık bilincinin ortaya çıkmasını ve
bütün bir insan potansiyelinin etkinleş-
meye başlamasını getirirken, feodal ve
despotik bir boşinanç kültürü çözülme
ve ortadan kalkma sürecine girdi. Eski-
nin alışkanlıklarını taşımayı sürdürse de,
yerküre üzerinde aşamalı olarak yenileş-
mekte olan bir insanlık dilimi aile, toplum
ve devlet yapılarını daha ussal biçimlere
doğru dönüştürmeye başladı. İnsan ola-
rak insanın özgür olduğu ve tüm insan-
ların eşit olduğu bilinci ilk kez Avrupa’da,
daha tam olarak Kuzey Avrupa’da doğdu
ve yerleşti. Bu ussal bilincin evrenselleş-
mesi modernleşme süreci dediğimiz ve
eski kültür ile bütünsel bir çarpışmayı
içeren ve bugün de sürmekte olan bir
dönüşümler süreklisinin tetikleyicisi ola-
rak görünür. Tüm bu devrimler ve dö-
nüşümler için öncül insanın entellektüel
doğuşu, duyunç özgürlüğünün ve özgür
istencin bilincinin kazanılmasıdır. Bu bi-
lincin düşünce özürlü düşünürlerin san-
dığı gibi bir causa sui rolünü üstlenecek
materyal etmenlerin yaratacağı materyal
bir nesne olması pek olası görünmez.
Modern teknolojinin doğuşu başlangıç-
ta özellikle mekanik biliminin hızlı geli-
şimine bağlı olarak bir makine devrimi
karakterini taşır. İşleyim tarzlarının de-
ğişmesini ya da devrilmesini ilgilendir-
diği düzeye dek, büyüyen ekonomi ile
karakterize edilen işleyim ya da endüstri
devrimi büyümeyen bir tarım ekonomi-
sinden kopuşu anlatır. Gerçekte, nüfus-
ların büyümesi ile olmaktan çok genel
olarak insan gereksiniminin büyümeye
başlaması ile koşulludur. Modern eko-
nominin büyüme ekonomisi olması işle-
yim devriminin yanısıra özel mülkiyetin
ilk kez doğuşu, kentlerin ve pazar eko-
nomisinin gelişmesi, bilimsel öğretimin
gelişimi ve yaygınlaşması, yasa egemen-
liğinin yerleşmesi, kısaca modern Yurttaş
Toplumunun gelişimi ile birlikte gider.
Politik eşitsizliklerin, loncaların, iç güm-
rüklerin, genel olarak feodal ve aristokra-
tik kültüre özgü usdışı öğelerin ortadan
kaldırılmasını, bütün bir toplumun yasa
egemenliği temelinde eşitlenmesini ve
özgürleşmesini sağladı. Modern yurttaş
toplumunu karakterize eden şey sınıfsal,
etnik, eşeysel, dinsel ayrımların silinme-
si ile insan olarak insanın yasa önünde
eşitliğinin tanınmasıdır. Bilimsel ve uy-
gulayımbilimsel gelişim özgürce düşü-
nebilen ve özgürce eylemde bulunabilen
insanı, bireyi gerektirir. Dünyanın geri
kalanı değişmeyen, gelişmeyen, büyü-
meyen toplumsal, ekonomik ve politik
yapılar içinde yerinde saymayı sürdürür-
ken, Avrupa aşamalı olarak bir şiddet,
zorbalık, boşinanç kültürünü ortadan
kaldırma sürecine girdi.
Birinci teknolojik devrim aynı zamanda
İngiltere’nin etik gelişmişlik düzeyinin
sergilenmesini ve zamanla insan hakla-
rına daha uygun yasaların çıkarılmasını
sağladı. Fabrikalarda ve madenlerde ço-
cuk emeğinin kullanılması işleyim dev-
riminin, özellikle Victorian İngiltere’nin
moral geriliğinin göstergesi oldu. Charles
Dickens’ın (1812-1870) kendisi borç
hapsinde olan ailesini kurtarabilmek
için 12 yaşında okulunu bırakarak bir
boya fabrikasında çalıştı. İşleyim Dev-
rimi sırasında 4 yaşındaki çocuklar bile
çalıştırılırken, 5 yaşında kömür maden-
lerinde çalışmaya başlayan ve birçoğu
için günlük çalışma süresi 16 saat olan
çocukların yaşam süresi genellikle 25
yılın ötesine geçmiyordu.
İkinci Teknolojik Devrim ya da İkinci
İşleyim Devrimi on dokuzuncu yüzyılın
son üçte birinden yirminci yüzyılın baş-
larına dek yer alan hızlı işleyimselleşme
dönemidir (1870-1914) ve gerçekte
birincisinin sürmesinden başka birşey
değildir. “İki” devrim ayrımı araya giren
kısa bir yavaşlama dönemine bağlıdır
ve bir eşölçümsüzlüğü ya da paradig-
matik kopukluğu anlatmaz. İkinci işle-
yimsel gelişim dönemi başlıca İngiltere,
Almanya, ABD, Hollanda, Fransa ve
Japonya’da belirgindir ve büyük ölçek
demiryolu yapımı ve demir ve çelik üre-
timi ile, makinelerin yaygın kullanımının
başlaması ile, telgraf ve petrol kullanımı
43