INmagazine Sayı 6 (Nisan, Mayıs, Haziran) | Page 22
SÖYLEŞİ
Koç Holding’in
kurucusu
Vehbi Koç’un
uygulamaları,
iyi örneğin
olumlu
etkilerine
güzel bir
örnek olarak
gösterilebilir.
20
KURUMUN
IÇERISINDE
ZAFIYETE
TAHAMMÜL
EDILMEYECEĞININ
ANLATILMASI,
GÖSTERILMESI, NE
GIBI DAVRANIŞ
BIÇIMLERININ
TEŞVIK EDILDIĞININ
SÜREKLI OLARAK
GÜNDEME
GETIRILMESI VE
BU KONUDAKI IYI
ÖRNEKLERIN DE
DILLENDIRILMESI
BIR KURUM
KÜLTÜRÜNÜN
OLUŞTURULMASI
AÇISINDAN ÇOK
ÖNEMLIDIR.
Bunu karşılayanlar da sonuç olarak his-
sedarlar oluyor. Onun için hissedarların,
bir kurulun etik davranışlar göstermesini
istemesi gerekir. Dolayısıyla bu hem genel
kurulun, hem yönetim kurulunun, hem de
onların atadıkları yöneticilerin temel gö-
revleri içerisinde. İklim şöyle bir şey: Yeteri
özeni göstermezsen bir bakarsın o toprakta
istediğin verimi alamamaya başlamışsın ve
o toprakta neler olduğunu anlamıyorsun.
O toprağı iyi havalandırman lazım, gübre-
sini vermen lazım, doğru tohumları atman
lazım. İşte etik değerler, biraz da doğru ik-
limin oluşturulmasına yönelik bir kavram-
dır. Kurumun içerisinde zafiyete tahammül
edilmeyeceğinin anlatılması, gösterilmesi,
ne gibi davranış biçimlerinin teşvik edildi-
ğinin sürekli olarak gündeme getirilmesi ve
bu konudaki iyi örneklerin de dillendiril-
mesi bir kurum kültürünün oluşturulması
açısından çok önemlidir. Bu konuda efsane
hikâyeler vardır. Birçok kurumda kurucu-
nun yaptıkları efsaneleştirilir ve bunlar ef-
sane hikâyeler olarak anlatılır. Ve bunların
birçoğu da aslında hakikaten etik değerle-
re verilen değerin gösterildiği hikayelerdir.
Mesela rahmetli Vehbi Koç’un çok önemli
uygulamaları vardır. Kendisi herhangi bir
şirketini ziyaret ettiğinde, aslında masraf
olarak rahatlıkla yazılabilecek birçok ko-
nuyu kendi cebinden ödediğini görüyoruz.
Arkasından da bunun fiyatlarını dikkatlice
kontrol ettiğini gözlemliyoruz. Bu çok ente-
resan bir durum. Kontrol etmeyi sanki cim-
rilik gibi algılıyor bazı insanlar ama aslında
değil. Kontrol sistemlerinin en üst yönetim
tarafından yapılması gerektiğini öğretmek
için yapılan bir uygulamadır bu. Zaten
cimrilik olmadığı çok belli çünkü kendi
cebinden veriyor. Şirket içerisinde bu tür
kalemler çok yaygın olarak kullanılmasın,
dikkat edilsin, özen gösterilsin diye. Dola-
yısıyla aslında Vehbi Bey her attığı adımda
gerek yöneticilerine gerek çalışanlarına
örnek olarak eğitim vermek adına hayatını
yaşamış bir insan. Kendisi Türkiye’nin en
zengin insanıyken kendi ürettiğinin dışın-
da herhangi bir arabaya binmedi mesela.
Bunlar o kurumun kültürünü oluşturan
unsurlar.
Şimdi artık sadece hikayelerle değil, aynı
zamanda çok daha teknik bir şekilde öğre-
tiliyor bunlar. Zaten TEİD’in bu konu üze-
rindeki çalışmaları da, çeşitli tekniklerin,
teknolojinin, internetin bu konuda nasıl
güçlü bir araç olabileceğini gösteriyor.
Yurtdışındaki ve Türkiye’deki uygula-
maları kıyaslarsak etik ve uyum yöneti-
minin Türkiye’deki bugünkü durumunu
nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu konu Batı’da daha hassas bir şekilde
karşılanıyor. Türkiye’de dikkat ederseniz
kurumsallaşma sürecinde daha ilerde olan
şirketlerde bu konuya gösterilen özen üst
düzeyde ve Türkiye’de genelde kurum-
sallaşma düzeyi çok yüksek olan bir ülke
değil. Kurumlarına güven duyulan toplum-
ların gelişme hızı daha yüksektir. Kurum-
larına güven duyulmayan toplumlarda ise
herkes birbiriyle yaptığı işlemde risk primi
artıracağı için, toplam yapılan işlem sayısı
ve ekonomik büyüme de daha azalır. Bu
nedenle güvenin temeli de iyi bir kültürün
olması, etik değerlere sahip çıkılmasıdır, iyi
yönetişim sağlanmasıdır. Zaten iyi yöneti-
şimle sadece ticari olarak doğru kararların
verilmesi değil, gelecek nesillerin, mevcut