burada madalyonun iki yüzü olduğunu hatırlamakta fayda var. Teknoloji geliştirirken temel oluşturan ya da oluşturması gerektiği düşünülen etik ölçütler madalyonun birinci yüzü. Diğer yandan etik ölçütlerle ortaya çıkan teknolojinin kullanımında onu kullananların etik anlayışı ise madalyonun ikinci yüzünü oluşturuyor. Dolayısıyla konu oldukça karmaşık ve kendi içinde belirli paradoksları var. Teknolojik ve bilimsel gelişmeler bireysel olarak insanların hayatını kolaylaştırmak, yaşam kalitesini artırmak amaçlı olarak gerçekleştiği gibi, şirketler bakımından ekonomik anlamda etkinlik ve daha fazla kazanmak anlamına gelebiliyor. Bilim ve teknolojinin genel olarak insanlığın yararına çalıştığını varsaymakla ve ortak bir“ iyi” çerçevesinde değerlendirildiğini kabul etmekle birlikte, yine de çok temel bir soruyu sormak gerekiyor. Söz konusu“ iyi” kime göre ve kim için“ iyi”? Eğer bu soruyu başlangıç olarak etik terazinin bir ölçütü olarak kabul edersek, buradan yola çıkarak ortaya koyacağımız önermeler bizi değerlendirmemizde bir adım öteye taşıyabilir ancak hiç kuşkusuz etik terazinin başka ölçütleri de var. Burada bir soru daha sormamız gerekiyor; etik terazinin ölçütlerini kim tanımlıyor? Ve bu ölçütler evrensel olarak kabul edilebilir mi? Bu ve benzer soruların yanıtları önemli çünkü bu yanıtlar bilim ve teknolojinin insanlığın geleceğini tanımlarken eşzamanlı olarak sonunu getirmesinin önünde koruma kalkanı olabilecekler.
ATEŞI ÇALDIK AMA … Söz konusu soruların yanıtlanması süreci son yıllarda“ Sorumlu Yenilikçilik”( Responsible In-
|
PETROL SANAYININ LOBICILIK BÜTÇESININ KOPENHAG İKLIM ZIRVESI ILE BIRLIKTE ÜÇ KATINA ÇIKMASI, BIZE BU KONUDA CILTLERCE KITAPLA ANLATILABILECEK BIR HUSUSU TEK CÜMLEYLE ANLATIYOR ASLINDA.
Potter Stewart
|
novation) konusunun giderek daha fazla dünya gündeminde yer almasına yol açıyor. Örneğin, uluslararası platformda tartışmalar ivme kazanırken“ Sorumlu Yenilikçilik” konusunda Avrupa Birliği Komisyonu çok önemli bir raporu kamuoyunun bilgisine sundu( 1). Söz konusu raporda“ Sorumlu Yenilikçilik” kavramının tanıtılması ve izlenmesi bakımından altı tane anahtar ve bunların ötesinde bazı kavramlar ve süreçler belirlendi. Bunların en önde gelenlerini saymamız gerekirse: Yönetişim, Etik, Toplumsal Katılım, Sürdürülebilirlik, Sosyal Adalet şeklinde devam eden kavramsal ve yöntemsel bir listeden bahsediyoruz. Bu sözü edilen anahtarlardan bizim için belki en önemli iki tanesi yönetişim ve etik. Çünkü bunlar olmadan diğerlerinin doğru konumlandırılmasını ve uygulanmasını beklemek pek gerçekçi olamayacaktır diyebiliriz, öyle değil mi? Bütün bu kavramları ve bunlara dair tartışmaları ortaya koyarken unutulmaması gereken başka bir husus daha var.“ Sorumlu Yenilikçilik” ve insanlığın buna bağlı paradoksları yeni değil; zira insanlığın ilerleme yolculuğunu çok daha gerilerde eski Yunan ve Maya mitolojilerinde de görebiliriz. Prometheus insanlığa ateşi hediye ederek insanı daha güçlü kılmadı mı? İnsanı güçlü kılarken bilgelik ve teknik bilgi ile donatmadı mı? Pandora’ nın mitolojik hikayesinde insanın kusursuzluğuna referans yok mu? Ancak bu kusursuzluk insanlığın tüm zayıflıklarını da beraberinde getirmedi mi?
NEYI YAPMALI, NEYI YAPMALI? Yine bunlara ek olarak, dünyadaki uygulamalar ışığında işin bir de uygulama boyutuna dair düşünmekte fayda var.“ Sorumlu Yenilikçilik” kavramının en tartışmaya açık olduğu alanlardan biri hiç kuşkusuz çevre sorunları. Bu kapsamda insan davranışları ile küresel sorunlar arasındaki bağı görmezden gelemeyiz. Örneğin, petrol sanayinin lobicilik bütçesinin Kopenhag İklim Zirvesi ile birlikte üç katına çıkması, bize bu konuda ciltlerce kitapla anlatılabilecek bir hususu tek cümleyle anlatıyor aslında. Yine bazı gruplar küresel ısınmasının bir efsane olduğunda ısrarlılar ve diğer yandan çok az insan Doğa’ nın Korunması için Uluslararası Konsorsiyum adlı kurum hakkında fikir sahibi.“ Sorumlu Yenilikçilik” bakımından bir başka önemli husus bize George Orwell’ in ünlü“ 1984” romanını yeniden düşündürebilir. Örneğin, ünlü Fransız felsefeci Michel Foucault,
|
9 |