INmagazine Sayı : 5 (Ocak - Şubat - Mart) | Page 27
PEKI SEYIRCI
ETKISI NEDIR?
YAPILAN ARAŞTIRMALARDA, ACIL BIR DURUMA TANIK OLAN
INSAN SAYISI NE KADAR FAZLAYSA, O OLAYA YARDIM EDILMESI
IHTIMALININ O KADAR AZALDIĞI GÖRÜLÜYOR.
Kitty Genovese
çok daha kolay ve güçlü bir şekilde göz
önüne alabileceklerdir.
Etik karar verme üzerine eğitimlerin
de büyük önemi bulunuyor. Yukarıda
bahsettiğimiz etik dışı davranışları ve
direnişleri engellemek için vurgu, etik
dışı davranışı cezalandırmak değil, etik
davranışları ödüllendirmek üzerine olmalıdır.
BIR DE SEYIRCILER VAR!
13 Mart 1964 tarihinde New York’ta
Kitty Genovese adındaki genç kadın,
evine doğru yürürken bir tecavüzcünün saldırısına uğradı. Karşı koyan
Kitty bıçaklandı. Kaçan tecavüzcü tekrar Kitty’nin yanına geldi ve genç kadını yeniden bıçaklamaya başladı. Bu,
genç bir kadının dünyada uğradığı ne
ilk ne de son saldırıydı ama onun adı
ve trajedisi hemen hiç unutulmadı. 29
yaşındaki New Yorklu kadın, “Genovese Sendromu” ismi verilen trajik top-
lum psikolojisi davranışına ismini verdi
çünkü 35 dakika süren bu saldırıya tam
38 kişi tanık olmuş ancak tek biri bile
olaya müdahale etmemiş ya da polise
haber vermemişti. Polis raporuna göre
Kitty Genovese, bu süre içinde devamlı yardım istemiş ama kimse yardıma
yeltenmemişti. İşte bu durumu sosyal
psikologlar “Seyirci Etkisi” olarak adlandırıyorlar.
Seyirci Etkisi riski işyerlerinde de sık sık
karşılaşılan bir durum. Özellikle büyük
ve karmaşık yapısı olan kurumlarda
sorumluluklardan kaçmak ve onları
üstlenmemek çok daha kolay olabiliyor.
Hatta kurumların kendileri bile sektör
içindeki sorunlarda aynı şekilde bir başka kurumun harekete geçmesini bekleyebiliyorlar. Herkesin eyleme geçmesi
için birbirine baktığı durumlarda ise hiç
kimse hareket etmiyor ve problem de
daha da büyüyor.
Çözüm ise sorunlarla yüzleşmekten ve
sessizlik ve pasifliği kırmaktan geçiyor.
Bu durumlarda özellikle ihbar/danışma
hatları oldukça etkili olabiliyor. Hatta bazı
kurumlar etik dışı davranışı bilip de ifşa
etmeyenlerin kısmen eylemden de sorumlu olacağını ifade ediyorlar. Ayrıca
eğer insanların konuşmaları veya harekete geçmeleri amaçlanıyorsa, olası misillemeleri önlemek için de kurumlar bir
program oluşturmayı es geçmemeliler. 4
Yapılan araştırmalarda, acil bir
duruma tanık olan insan sayısı
ne kadar fazlaysa, o olaya yardım
edilmesi ihtimalinin o kadar
azaldığı görülüyor. Bu durum
Seyirci Etkisi olarak anılıyor.
Birey açısından bakarsak; acil
bir durumda, etrafında başka
insanlar varsa, kişinin o olaya
müdahale etme olasılığı oldukça
azalıyor. Bunun başlıca sebepleri
olarak; duruma verilecek
tepkinin belirlenmesinde
gruptan etkilenmeden, yardım
etme sorumluluğunun grup
içinde dağılmasından ve
durumun yarattığı olumsuz
hislerden kaçınma isteğinden
bahsedebiliriz.
Acil bir durumda, olayı izleyen ve
bir şey yapmamakta olan insanlar
gördüğümüzde, bizden beklenen
davranışın da bu olduğu sinyalini
alıyoruz ve bir şey yapmamamız
gerektiğini düşünüyoruz. Bu
yalnızca acil durumlar için de
geçerli değil, aslında genel olarak
başka insanların varlığında, genel
tutumdan farklı bir davranış
sergilemekte zorlanıyoruz.
Bir diğer neden ise sorumluluğun
paylaşılması. Çevrede birçok
insan varken, yardım etmenin
ve etmemenin sorumluluğu
grup içinde paylaşılıyor.
Yardım etmenin sorumluluğu
paylaşıldığında, herkes bir
başkasının yardım edeceğini
düşünüyor, kişi yardım etme
konusunda grupta kendisinden
daha nitelikli birinin olduğunu
varsayabiliyor ve kimse harekete
geçecek kadar sorumluluk
hissetmiyor. Diğer taraftan,
yardım etmemenin bedelleri
de topluluk içinde bölünüyor,
böylece kayıtsız kalmak daha
olası hale geliyor.
İrem Akın, Klinik Psikolog
25