İNSAN KAYNAKLARI
38
önde gelen bazı şirketlerinin etiğin
önemsenmediği, salt kârlılığın hedeflendiği, insani değerlerin, ahlakın
yok sayıldığı işlerin içinde adlarının
anılır olması, yani “örnek gösterilir”
olmaları ciddi güvensizlik ve ekonomik krizler doğurdu.
Peki bu şirketlerin içinde oldukları
sektörlerdeki diğer şirketlerin davranışları tıpkı ailelerde olduğu gibi
olumsuz etkilenmez mi? “Rekabet
acımasız, eğer kuralına göre hareket
edersek kâr edemeyiz, kâr edemezsek, uzun vadede yok oluruz” vb. ya
da haksız rekabetin olduğu ortamlarda “o yapıyor, biz neden yapmayalım” düşüncesi de kurumları
zehirlemiyor mu?
Şirketler de uzun vadeli gerçek ekonomik başarı için
dürüstlüğü,
doğruluğu,
sorumluluğu tüm iş süreçlerine, “karakterine”
yerleştirmek durumunda.
Bu karakter ise ancak itibarına önem veren, güven
temelli ilişki kuran ve etik iş
yapan birey yani, kendi istencinin ve duyuncunun bilincinde
olan eğitimli rasyonel insan tarafından şirkete kazandırılır. Bireyin toplum içinde birçok rolü vardır. Hangi
bölümüyle, hangi kimliğimizle ilgili
olursa olsun, ortak yaşamın olduğu
ailede, toplumda veya şirketlerde
öncelikli beklenti, “adalet ve hakkaniyet” duygusunun hâkim olmasıdır.
“Uzun ömürlü ve başarılı şirketler
için, iyi insanlar ve etik sistemler
gerekir.”
Şirket yasal olarak tüzel bir kişidir.
Dolayısıyla hakları olduğu gibi ödevleri de vardır. Şirket aynı zamanda
moral bir kişidir, çünkü başka tüzel
ve gerçek kişiler ile ilişkilere girer,
kararlar alır ve bunların doğruluk
ve eğrilikleri açısından tıpkı gerçek
bir kişinin, bir insanın olabileceği
gibi sorumluluk üstlenmesi gerekir.
Şirketin yönetiminde, şirketin çıkarı
biricik ilgili nokta değildir. Şirketin
ilişkili olduğu başka kişileri, çalışanlar, müşteriler, şirket ile iş gören
başka şirketler, topluluklar, politik
“KURUM ITIBARI BIR
DAVETIYE GIBIDIR.
NITELIKLI ÇALIŞANLARI
ŞIRKETE ÇEKER, BÖYLECE
ŞIRKETIN REKABET
GÜCÜ ARTAR. MEVCUT
ÇALIŞANLARIN BAĞLILIĞI
ARTAR. ÇALIŞANLAR KENDI
ÇEVRELERINDE KURUM
KÜLTÜR VE DEĞERLERININ
BIRER TEMSILCISI OLURLAR”
örgütler, sendikalar vb. gerekli olduğunda şirket kararlarında dikkate
alınması gereken yanlardır (Edward
Freeman). Freeman’ın bu açıklamasını tek cümleye indirgemek gerekirse: “Tüm paydaşlar şirket kararlarında dikkate alınmalıdır.”
Şirket, toplumdan yalıtılmış soyut bir
varlık değildir ve kâr olarak değer
üretmesi bile ancak kârdan başka
değerlere de değer vermesi, insanlık
değerlerini hesaba katması ile olanaklıdır.
“İnsanlık değerlerini oluşturacak
ve yaşatacak paydaşların merkezinde ise şirketin çalışanları yer
alır.”
Bilim İlaç için her bir çalışanımız;
n Şirketin iç ve dış algısının yönetilmesine tüm diğer paydaşlar üzerinde
önemli etkisi olan,
n Organizasyonunun bilinçaltını ve
kişiliğini oluşturan,
n Bulunduğu iş çevresi ve sosyal çevrede kurumun itibarını belirleyen,
n İtibar algısına göre verimliliği ve
rekabet gücünü etkileyebilen,
n Toplum ve kurumda kabul görmüş
tüm etik değerleri yaşatan, hayata
geçiren, oluşturan…
Rollerde birer itibar elçisidir.
Çalışan olarak itibarlı bir şirkette,
kurum olarak itibarlı bir şirketle
çalışmayı kim istemez!
İtibar kurum için olduğu kadar, çalışan/birey için de önemlidir. İster
müşteri/birey için, ister çalışan
için, itibarlı bir şirketi tercih
etme oranları artar. İtibarın
şirket verimliliğine etkisini
ortaya koyan bir araştırmanın sonuçlarını paylaşmak,
durumu daha açık hale getirebilir.
Araştırmanın müşteri ile ilişkiler konusundaki çarpıcı sonuçları şöyle:
n Ürünleri aynı fiyatta olursa, itibarlı bir firmanın ürünlerini satın
almayı tercih edenlerin oranı %87.
n Ürünleri %25 daha pahalı olsa da
itibarlı firmanın ürünlerini satın almayı tercih edenlerin oranı %49,9.
n “İş etiği olan firmaların ürünleri
daha kalitelidir’’ ifadesine katılanların oranı ise %76.
Çalışanlar ile ilişkiler konusundaki
sonuçlar da son derece dikkat çekici:
n Maaşları aynı olursa itibarlı bir firmada çalışmayı tercih edeceğini söyleyenlerin oranı %81.
n Maaşı %25 daha az olsa da itibarlı
bir firmada çalışmayı tercih edeceğini söyleyenlerin oranı %51,7.
“Kurum itibarı bir davetiye gibidir.”
Nitelikli çalışanları şirkete çeker,
böylece şirketin rekabet gücü artar.
Mevcut çalışanların bağlılığı artar.
Çalışanlar kendi çevrelerinde kurum
kültür ve değerlerinin birer temsilcisi olurlar. Sosyal paydaşlarımızın şirkete olan güvenleri artar. Olumlu, ka-