Kuruluşların sürdürülebilirliğinin temelinde yatan kültür ve bu kültürü oluşturan “ insan ” dır . Son yüzyıl , şirketlerin devamlılığını sağlamaya yönelik ortaya koyulmuş teoriler , yayınlar , uygulama tecrübelerinden yola çıkılarak güncellenen yeni yönetim ve organizasyon araçlarının logaritmik seviyede çeşitlenerek üretildiği bir dönem oldu .
Strateji , yönetişim yapısı , organizasyon , dengeli kurum karneleri , yönetim sistemleri , süreç haritaları gibi birçok aracın uygulanmasındaki tıkanıklıkların kök nedeni çoğu zaman “ insan ” a bağlandı . Bu doğruydu ; sistemler ne kadar mükemmel geliştirilirse geliştirilsin , insan ve onun oluşturduğu kültürdeki uyumlanma , uygulama aşamasındaki başarının kök nedeniydi . Öte yandan “ insana değen ” yaklaşımlar ise daha kalıcı başarılarla sonuçlandı .
“ Etik lider ” denince , Cumhuriyetimizin 100 . yılının coşkusunu hissettiğimiz bu günlerde , yazının başında yer aldığı şekliyle Atatürk ’ ün hesap verebilirlik , akıl ve vicdanı merkeze koyan liderlik anlayışı bize net bir mesaj veriyor .
Tam da bu noktada , PERYÖN Güney Marmara tarafından “ İnsana Değer ” mottosuyla düzenlenen 18 . İnsan Yönetim Zirvesi ’ nde TEİD adına gerçekleştirdiğim katılım vesilesiyle etik ve etik liderliğin artan öneminden bahsetme şansım oldu .
“ Etik lider ” denince , Cumhuriyetimizin 100 . yılının coşkusunu hissettiğimiz bu günlerde , yazının başında yer aldığı şekliyle Atatürk ’ ün hesap verebilirlik , akıl ve vicdanı merkeze koyan liderlik anlayışı bize net bir mesaj veriyor .
Kuruluşlarda son dönemlerde , kültürel hizalanma ve etik değerleri yayabilmenin bir aracı olarak “ liderlik davranış modelleri ” ele alınıyor . Bu modellerle tanımlanan liderlik anlayışı , ekip yönetmek ile sınırlı değil . Tüm çalışanlar önce kendi gelişim ve iş süreçlerinin lideri olarak değerlendiriliyor . Dolayısıyla etik liderlik , kendi iş süreçleri-
5