E T İ KA Ç M AZ
3,3 MILYAR DOLAR TAZMINAT TALEP EDILEN UNION CARBIDE ILE HINDISTAN HÜKÜMETI 470
MILYON DOLARA ANLAŞTILAR. CEZA DAVASI ISE ANCAK 2010 YILINDA SONUÇLANDI VE HEPSI DE
HINTLI OLAN YEREL YÖNETICILERDEN SEKIZ KIŞI IKIŞER YIL HAPSE VE HER BIRI 2.000 DOLAR PARA
ÖDEMEYE MAHKÛM EDILDILER. ŞIRKETIN AMERIKALI GENEL MÜDÜRÜ WARREN ANDERSON ISE BIR
DAHA HINDISTAN’A ASLA DÖNMEDI VE HIÇBIR CEZA ALMADI.
22
prosedürlerinin eksikliğinin felaketin
boyutunu trajik hale getirdiği çok açık
bir gerçek.
Şimdi bütün problemlere etik ve uyum
yönetimi ve yaklaşımları çerçevesinden
bakmaya çalışalım. İyi bir etik ve uyum
yönetimi böylesi trajik ve korkunç bir
kazayı önleyebilir miydi? En azından
kaza sonrası alınacak önlemler ile felaketin bu boyuta ulaşmasını durdurabilir
miydi? Öyle sorular ki, hepsi yüzlerce
insan hayatı değerinde…
GÜVENLİK STANDARTLARI
FARKLILIKLARI
20. yüzyılın başında United Carbide değişik alanlarda üretim yapan dört sanayi
şirketinin birleşmesinden oluşmuştu.
O tarihlerde United Carbide dünya çapında 40 ülkede 130 iştirak ile 120 bin
çalışanı olan bir sanayi deviydi.
Aynı şirketin Bhopal ve Batı Virginia’da
aynı ürünü üreten kardeş tesisleri bulunuyordu. Her ne kadar iki fabrika aynı
olsa da güvenlik standartları açısından aralarında büyük farklılıklar olduğunu bugün net bir şekilde biliyoruz.
Bhopal’da bulunan fabrika için Hindistan resmi mevzuatının aradığı güvenlik
standartları, ABD’deki fabrikanın uyması gereken mevzuatın çok ama çok
gerisindeydi. Yine ABD’deki fabrikada
yeni sistemler ve araçlar kullanılırken
Hindistan’daki fabrika bu konuda oldukça eski bir teknolojiye sahipti. Benzer şekilde, gaz sızıntılarını raporlama
konusunda işçilere verilen eğitimlerde
de Bhopal ve ABD’deki tesisler arasında büyük bir düzey farkı vardı.
Bu farklılıkların nedeni sorgulandığı zaman alacağınız cevap aynıydı: Hindistan’daki ile ABD’deki mevzuat farklıydı.
Dolayısıyla önlemler, prosedürler ve
eğitimler de farklı oluyordu. Dolayısıyla
düzeyleri eşitlemeye yönelik bu tür güvenlik ve teknolojik yenilemelerin gereksiz ve masraflı olduğu düşünülüyordu.
Bu noktada -çalışılan ülke mevzuatına
uyma konusunda haklı olsalar bile“Union Carbide’ın iki ülke arasında bu
kadar farklı bir güvenlik anlayışı uygulaması etik midir?” sorusu gündeme
geliyordu.
Mevzuat sadece checklist’e işaret atmak için mi uygulanmalı? Yoksa mevzuatın yapılma amacı olan işçi ve çevre
güvenliği konusunda azami önlemler mi
alınmalıydı?
Aslında en can alıcı soru burada ortaya çıkıyor: “Sözkonusu şirketin etik ve
uyum yöneticisi olsaydınız fabrikanıza
ne kadar masraflı olursa olsun ABD’deki
standartlara uyulması konusunda baskı
yapar mıydınız?”
OPERASYONDAKİ FARKLILIKLAR
Aslında Union Carbide’ın Hindistan’daki fabrikasının, ülke içinde yürürlükte
bulunan tüm kurallara uyduğunu söylemek de yanlış olabilir. Fabrika mevcut
güvenlik standartlarının bazılarına sahip olmamasına rağmen operasyonlarına devam edebilmişti. Sebep aslında
belliydi. Bölgenin fakirliği için fabrika
bir umuttu. Hintli müfettişler ekonomik
sebepler (ve tabii ki rüşveti unutmamak
gerekir) sebebiyle fabrikanın kapatılmasına karşı çıkıy ܛ\