INmagazine Sayı 28 Etik ve İtibar Derneği INmagazine sayı 28 | Page 47

mak gerekmektedir . Kurumsal yönetim olmadan etik ve uyum için uygun ortamı hazırlamak mümkün değildir ; ancak ve ancak kurumsal yönetim anlayışının benimsendiği ülkelerde , şirketlerde ve toplumda etik ve uyum süreçlerinden , sürdürülebilirlikten bahsetmek mümkün olabilmektedir . Mevzuata uyum , karşımıza iç uyum ve dış uyum şeklinde çıkmaktadır . İç uyum başta şirket esas sözleşmesi olmak üzere , iç yönerge , imza sirküleri ve hissedarlar sözleşmesi gibi belge ve prosedürlere uyumu getirirken , dış uyum ise çok daha fazla alanı kapsamaktadır . Günümüzde başlıca uyum alanları , rüşvet ve yolsuzlukla mücadele , yaptırımlar ve ihracat kontrolleri ihlalleri , insan hakları ihlalleri , suç gelirlerinin aklanması , rekabet hukuku ihlalleri ve kişisel veri ihlalleri olarak karşımıza çıkmaktadır . Etik ve uyum programını ilk defa hazırlayacak olan şirketlere Etik ve İtibar Derneği ( TEİD ) yol gösterebilir .
Bir şirketin tüm yöneticilerinin ve çalışanlarının mevcut ve gelecekteki davranışlarının , en yüksek etik
standartlar ve ilgili tüm yasal mevzuatlara uygun bir şekilde yürütülmesini temin amacıyla hazırlanan yazılı kurallar bütününe etik denilmektedir . Hem kurumsal yönetimin menfaat sahipleri bölümünde hem de sürdürülebilirlik konusunun sosyal boyutunun bir bileşeni olan etik konusu , uyum programlarının en önemli konusunu oluşturmaktadır . Etik kod oluşturma , şirketlerin kurumsallaşma ve bir şirket kültürü geliştirme yolunda en temel adımdır . Bu kodun varlığı ve şirket kültürünün vazgeçilmez bir parçası hâline gelmiş olması , halka arza hazırlanan bir şirketin de işini kolaylaştırır . Halka açık bir şirkette içsel bilgilerin ticareti , şirketin , şirket çalışanlarının şirket hissesine yatırım yapmalarıyla ilgili düzenlemeler , sessiz dönem ve yasak dönem uygulamaları etik kodda yer almalıdır . Etik kod periyodik olarak ve gerektiğinde güncellenmeli , etkin bir şekilde iletişimi yapılmalı , oryantasyon programına dahil edilmeli , periyodik olarak hakkında eğitimler verilmeli ve şirket kültürünün bir parçası hâline getirilmelidir .
“ Herhangi bir görevin özel çıkarlar için kötüye kullanılması ” olarak tanımlayabileceğimiz yolsuzluk sözcüğü
, etik kodun vazgeçilmez bir parçasıdır . Neredeyse tüm şirketlerin risk haritalarında , her ne kadar oluşma riski düşükse de , yaratacağı etki açısından yolsuzluk büyük bir risk olarak tanımlanmaktadır . Bunda rüşvet ve yolsuzlukla ilgili olası bir haberin şirketin itibarını olumsuz yönde etkileyecek olmasının da payı büyüktür . Kuşkusuz halka açık şirketler için bu risk hisse senetlerini de etkileyecek olması nedeniyle finansal olarak çok daha büyüktür . Nitekim 2020 yılında gerçekleştirilen RBC Global Asset Management ( RBC GAM ) Responsible Investment Survey ’ de yolsuzlukla mücadelenin , artık kurumsal yatırımcılar için en önemli sürdürülebilirlik endişesi olduğu saptanmıştır . Halka arza hazırlanırken şirketler , etik ilkelere önem veren uluslararası yatırımcıların radarına girmek için rüşvet ve yolsuzlukla mücadele uyum programlarının sadece Türkiye ’ deki mevzuata değil başta Foreign Corrupt Practices Act ( FCPA ) ve UK Bribery Act ( UKBA ) de dâhil olmak üzere uluslararası kabul gören mevzuatla da uyumlu olmasını hedeflemelidirler .
Şirketlerin etik ve uyum programlarının bir bileşeni de rekabet mev-
43