Yukarıda kısaca özetlediğim gelişmeler , iş insanlarının genelde kendilerini dürüst ve haklı görmelerinden olsa gerek , işlerin doğal gidişatında konuşulmaya hiç de gerek duyulmayan “ iş etiğini ” ( ethos ) getirdi önümüzü koydu . Hatta bazı paydaşlar , çalıştıkları iş ortaklarına etik davranış kurallarını dayatmaya başladı .
Bir süredir sistem , kendi devinimi içinde , yukarıda bahsettiğim bu kaosa çözüm arıyor . Çünkü çıkarılan kanunlar ve denetim mekanizmalarıyla yaratılan güven ortamı , bireysel ve toplumsal huzur için gereken seviyeden oldukça uzak . Eğer bu boşluk tüm toplumu kapsayan evrensel değerlerle kapatılmazsa , başkaları veya başka mekanizmalar sahneye çıkabiliyor . 2 Özellikle içinde yaşadığımız coğrafyada bu boşluğun kimlerce kapatıldığını hepimiz ibretle izliyoruz . Bir hukuk devletine yakışmayan bu eylemler sadece bir zümreye cevap verdiği için , toplumsal huzur bir türlü sağlanamıyor . Sistem sürekli patlak veriyor .
Bu sorun üzerinde çalışanlar , iş dünyasında yaşanan güvensizliğin ortadan kalkması için tek çözümün iş
Gözlerin sadece kâr-zarar tablosunun dibindeki rakama dikildiği bir ortamda , kapitalizmin arzulanan formüle edilmiş dengesi bir türlü
tutturulamadı .
etiği olduğunu görüyor . İşte kanıtları :
• Sıklıkla duyduğumuz “ kurumsal yönetim ” in odağında , iş etiğinin vazgeçilmez unsurları olan “ şeffaflık , hesap verebilirlik , adillik ve sorumluluk ” var .
• İç kontrol sisteminin temeli olan “ kontrol ortamı ” nın ilk koşulu , “ dürüstlük ve iş etiğine bağlılık ”.
• Gelişmiş ekonomilerde , rüşvetle mücadele kanunları teker teker yürürlüğe giriyor ve küresel şirketler aracılığıyla bu kanunların etkisi tüm dünyada hissediliyor .
• Şirketler , kanunların çözüm üretemediği konularda ( hediye ağırlama , çıkar çatışmaları , üçüncü taraflar , kolaylaştırıcı ödemeler , sponsorluk ve bağışlar , siyasi ilişkiler gibi ) “ Etik ve Uyum Programı ” veya “ Davranış Kuralları ” gibi isimlerle şirket içi politika ve prosedürlerle kendi kurallarını oluşturuyor .
Onlarca yıldır yapılan hatalar ve onlardan alınan derslerden süzülüp gelen bu uygulamaları ve yaklaşımları gördükten sonra , şirket hissedarlarının ve yöneticilerinin , “ iş etiği ” nin içini doldurmadan , bir slogan olarak kullanması veya bu olguyu “ lüks ” görmesi , üzerinde düşünülmesi gereken bir konu .
Türkiye , dünya ekonomisinde ağırlıklı olarak tedarik zincirinin bir parçası . Bu nedenle Türk şirketleri genel-
13
2
İsmail Orhan Sönmez ’ in “ Fütüvvetnameler ve Ahilik Üzerinden Yeni Bir Etik Bilinç Tasavvuru ” adlı makalesinden esinlenilmiştir .