INmagazine Sayı: 2 (Nisan - Mayıs - Haziran) | Page 64

FELSEFE 62 le kırılma, parçalanma, dağılma başlamıştır. Despotik kültürde özgürlük henüz salt bir potansiyel, salt bir olanaktır, çünkü homo sapiens özsel olarak özgürlük belirlenimini taşır, ve potansiyel olan edimsel olma olanağını taşıdığı için potansiyeldir. Bu düzeye dek, dönüşüme direnişe aynı zamanda aynı kültürler içerisinde dönüşüm uğruna eylemler eşlik eder. Yaygın olarak despotik olan ön-modern kültürel yapılar içinde kollektif eylem problemi başlangıçta bugün Batının demokratik modern kültürlerinde olduğundan bütünüyle başka bir karakter taşır ve ilkin sık sık despotun despot ile çarpışmasına bozulur. Bu geri kültürel yapılar henüz yurttaş toplumu karakterini taşımaz. İstençsiz halklar, yığınlar, kitleler egemenlerine boyun eğer, önderlerinin istencini kendi istençleri olarak bilir, onların buyruğu ile savaşlara gider, vergi verir, despotik yapıyı sürdüren geleneklerine bağlılık içinde yalnızca tikel, geri, yalıtılmış kültürlerini yinelerler. Ekonomi kavramına çok uzak bir ekonomik kaos içerisinde etik, hukuk, yasa, sözleşme vb. kavramları realiteye ulaşamaz. Politik istencin tek bir insana, tekerke ait olmasının ve devletin bu tekil insanın istenci tarafından belirlenmesinin olanağı ve koşulu halkın istencinin yokluğudur. İstençsiz halkın kararı, eylemi, genel olarak özgürlüğü yoktur. Ön-modern dönemde özgürlük yitirilmiş değil, ama henüz kazanılmamıştır. Özgürlük bilincinin tersinmez olması ölçüsünde, despotizm politik bir geriye düşüş değil, ama normal politik durumdur. Böyle bir durumda yalnızca politik kollektif eylem değil, ama genel olarak eylem söz konusu değildir. Politikanın yasa olması ölçüsünde, despotik kültürde politikanın realitesi yoktur. Kulların, kölelerin, serflerin, uyrukların özgür bireylere dönüşmesi özgürlük bilincinin doğmasını, insanın insana egemenliğinin yerini “yurttaş = yurttaş” denklemine bırakmasını gerektirir. Modern dönemi tanımlayan kavram özgürlük bilincidir. Ancak özgürlük bilincinin olduğu yerde bireysel istenç ve eylem, dolayısıyla kollektif istenç ve eylem olanaklıdır. EĞER KOLLEKTİF EYLEM “ORTAK İYİ UĞRUNA BİREYSEL OLARAK KÂRLI EYLEMLERDEN KAÇINABİLME YETENEĞİ” OLARAK TANIMLANIRSA, KOLLEKTİF EYLEMİN ANCAK BİR ÖZ-VERİ TEMELİNDE OLANAKLI OLDUĞU KABUL EDİLMİŞ OLACAKTIR Kİ, AMAÇ BİRLİĞİNİ TANIM GEREĞİ KAPSAYAN KAVRAMIN KENDİSİNE AYKIRIDIR. Kollektif eylem insan hakları, özgürlük, eşitlik kavramının gerisinde olan despotik kültürlerin içerisinde doğduğu için, her zaman henüz insan haklarına, insan onuruna, insan değerlerine uymayan despotik törel normlar ile ekonomik ve po ]Z