FELSEFE
62
le kırılma, parçalanma, dağılma başlamıştır. Despotik kültürde özgürlük henüz salt bir potansiyel, salt bir olanaktır,
çünkü homo sapiens özsel olarak özgürlük belirlenimini taşır, ve potansiyel
olan edimsel olma olanağını taşıdığı için
potansiyeldir. Bu düzeye dek, dönüşüme direnişe aynı zamanda aynı kültürler içerisinde dönüşüm uğruna eylemler
eşlik eder.
Yaygın olarak despotik olan ön-modern
kültürel yapılar içinde kollektif eylem
problemi başlangıçta bugün Batının
demokratik modern kültürlerinde olduğundan bütünüyle başka bir karakter
taşır ve ilkin sık sık despotun despot ile
çarpışmasına bozulur. Bu geri kültürel
yapılar henüz yurttaş toplumu karakterini taşımaz. İstençsiz halklar, yığınlar, kitleler egemenlerine boyun eğer,
önderlerinin istencini kendi istençleri
olarak bilir, onların buyruğu ile savaşlara gider, vergi verir, despotik yapıyı
sürdüren geleneklerine bağlılık içinde
yalnızca tikel, geri, yalıtılmış kültürlerini yinelerler. Ekonomi kavramına çok
uzak bir ekonomik kaos içerisinde etik,
hukuk, yasa, sözleşme vb. kavramları
realiteye ulaşamaz.
Politik istencin tek bir insana, tekerke
ait olmasının ve devletin bu tekil insanın istenci tarafından belirlenmesinin
olanağı ve koşulu halkın istencinin
yokluğudur. İstençsiz halkın kararı,
eylemi, genel olarak özgürlüğü yoktur.
Ön-modern dönemde özgürlük yitirilmiş değil, ama henüz kazanılmamıştır.
Özgürlük bilincinin tersinmez olması
ölçüsünde, despotizm politik bir geriye
düşüş değil, ama normal politik durumdur. Böyle bir durumda yalnızca politik
kollektif eylem değil, ama genel olarak
eylem söz konusu değildir. Politikanın
yasa olması ölçüsünde, despotik kültürde politikanın realitesi yoktur.
Kulların, kölelerin, serflerin, uyrukların
özgür bireylere dönüşmesi özgürlük
bilincinin doğmasını, insanın insana
egemenliğinin yerini “yurttaş = yurttaş”
denklemine bırakmasını gerektirir. Modern dönemi tanımlayan kavram özgürlük bilincidir. Ancak özgürlük bilincinin
olduğu yerde bireysel istenç ve eylem,
dolayısıyla kollektif istenç ve eylem olanaklıdır.
EĞER KOLLEKTİF EYLEM “ORTAK İYİ UĞRUNA BİREYSEL
OLARAK KÂRLI EYLEMLERDEN KAÇINABİLME YETENEĞİ”
OLARAK TANIMLANIRSA, KOLLEKTİF EYLEMİN ANCAK BİR
ÖZ-VERİ TEMELİNDE OLANAKLI OLDUĞU KABUL EDİLMİŞ
OLACAKTIR Kİ, AMAÇ BİRLİĞİNİ TANIM GEREĞİ KAPSAYAN
KAVRAMIN KENDİSİNE AYKIRIDIR.
Kollektif eylem insan hakları, özgürlük,
eşitlik kavramının gerisinde olan despotik kültürlerin içerisinde doğduğu için,
her zaman henüz insan haklarına, insan onuruna, insan değerlerine uymayan despotik törel normlar ile ekonomik
ve po ]Z