ANALİZ
46
bet mevzuatı şirketin tüm cirosunun
%10’una kadar para cezaları öngörmektedir. Ayrıca kişisel olarak uygulanan
para cezaları, meslekten men ve en ağırı
olan hapis cezaları da (bazı sistemlerde)
rekabet ihlallerinin getirdiği ağır yaptırımlar arasında.
İkinci olarak maddi zararın tazmini de
yaptırım sistemlerinin önemli bir parçası
konumundadır. Rekabet kurallarının ihlali neticesinde zarara uğrayan taraflar,
bu zararlarını tazmin etmek üzere ihlali gerçekleştiren teşebbüse karşı dava
açabiliyorlar. Farklı tazmin mekanizmaları örneğin; toplu davalar ya da grup
davaları ve üç katı tazminat hakkı zarara
uğrayan tarafları zararlarını tazmin etmeye sevk etmek amacını gütmektedir.
Üçüncü olarak, şirket itibarının kaybı
da caydırıcılığın temel öğeleri arasında
yer alır. Etik kaygılar da daha çok itibarın
zedelenmesi tehlikesi ile ilgilidir. Bir kez
kaybettikten sonra bir şirketin tüketicileri, dağıtıcıları ve tedarikçileri nezdinde “rekabet ihlalinde bulunmuş şirket”
kimliğini düzeltmesi çok zordur.
Yeri gelmişken, şirketlere ve bireylere
ayrı cezalar uygulanabilmesinin arkasındaki mantığı da ortaya koymak lazım.
Hissedarların ve yöneticilerin sahip oldukları sorumlulukların farklı olması ve
rekabet ihlallerinin kusur ya da kasıt ile
ama her şekilde şirket yetkililerinin davranışı ile oluşması, bu ihlallerin önüne
geçmek amacıyla bireysel cezaları da
sisteme dahil etmiş durumda. Bu durum
“asil ve vekil ikilemi” olarak da bilinir.
Rekabet kurallarının ihlal edilmesinde
yöneticilerin sahip oldukları söz hakkını ve kullandıkları inisiyatifleri gören
rekabet otoriteleri, bireysel cezalarla
yaptırımların caydırıcılığını artırmakta,
kurumsal olarak da yöneticiler ile hissedarlar arasındaki ayrımı daha belirgin
hale getirmekte. İhlallere ilişkin cezaların
ve ayrıca sebep olunan zararlara ilişkin
tazminat yaptırımlarının beraberce var
olmasını da “herkes için adalet” prensibine dayandırabiliriz. İhlallere ilişkin
para cezalarının amacı ihlali “cezalandırmak” iken, tazminat yaptırımının
amacı ihlalden zarar görenlerin kaybını
tazmin etmektir.
Çoğu rekabet otoritesi ceza miktarını
saptarken, kanunda önceden belirlen-
REKABET UYUMU, ŞİRKETLER
İÇİN SADECE HUKUKSAL
BİR SORUMLULUK OLARAK
TANIMLANIYOR ANCAK
KANUNLARA UYMAK İLE
UYUMLU OLMAK ARASINDA
FARK VAR. UYUMLU
OLABİLMEK İÇİN, HUKUKİ
ZORUNLULUKLARA UYMANIN
ÖTESİNDE BİR KATMA DEĞER
YARATILMALIDIR.
miş kriterlere dayanırlar. Tüm dünyadaki rekabet otoriteleri arasında da bu
husustaki kuralların artık birbirine çok
benzediği hatta yoğun bir paralellik içine girdiğini söylemek de yanlış olmayacaktır. Örneğin benim etik skalama göre
karteller rekabet ihlallerinin en pervasız
formudur ve birçok ülkenin mevzuatında
yer verildiği şekli ile cironun en az %2’si
oranında para cezaları ile cezalandırılır.
Bunlara ek olarak ağırlaştırıcı ve hafifletici faktörler de cezanın belirlenmesinde
dikkate alınmaktadır. Örneğin; soruşturmanın engellenmesi, para cezası belirlenirken ağırlaştırıcı faktör olarak dikkate
alınırken; işbirliği, hafifletici faktör olarak
d q'