INmagazine Sayı 15 | Page 43

mını ilk kez 1949 yılında ortaya atan Sutherland’e göre, bu insanlar (failler) kent toplumunun sosyal patolojisinin mağduru- dur. Suç, adalet, eşitlik gibi bir yönetimin vazgeçilmez kavramları ortaya çıktı- ğında, kaçınılmaz olarak kontrol mekanizmalarını da beraberinde getirmektedir. Bunlara verilebilecek en meşhur örneklerden biri Carro- t&Stick (Havuç ve Sopa)’tir. Uluslararası ilişkilerde devletle- rin birbirlerine karşı kullandığı en geçerli diplomasi olan bu yöntem kısaca, iyi davranışı ödüllendirme, kötü davranışı da cezalandırma anlamına gelir. Devletlerin bir küçük mo- deli gibi şekillenen şirketler için de –kimi görüşler tarafın- dan eleştirilmekle beraber- bir kontrol mekanizması olarak kullanılabilmektedir. Ödülü temsil eden havuç sayesinde ça- lışanlar motivasyonunu kazanacak, cezayı temsil eden sopa sayesinde ise yanlıştan sakınacaktır ve birinin yokluğu, di- ğerinin de yokluğunu getirecektir. Sonuç olarak, bir şirketin hayat damarlarından olan organi- zasyonel adaletin tesis edilmesi ve korunması için, çalışan- edilmesi ve yine çok zor tazmin edilmesine yol açabilir. Yarattıkları mağdur sayısı ve zayiat kimi zaman toplumun oldukça hassas davrandığı sokak suçlarından fazla olmasına rağmen; beyaz yaka suçlarına sessiz kalma, toplumun he- men her kesiminde gözlemlenebilir bir davranıştır. Bunun en önemli sebeplerinden biri olarak, bu suçların faillerinin toplumda nüfuz sahibi, statüsü yüksek, orta ve üst sınıfta yer alıyor olmaları gösterilebilir. Bu özel faillik nitelikleri, insanlara bir suçun toplum düzeni fikrini nasıl baltaladığını adeta unutturmaktadır. Hâlbuki “Beyaz Yaka Suçu” kavra- larla doğrudan ilişki kuran şirket birimlerinin bu konuda oldukça dikkatli ve sürekli bir biçimde çalışması gerekmek- tedir. Bunun yanında, her çalışanın şirkete ait adalet ve etik kültürü özümsemesi ve buna göre hareket etmesi de pek tabii çok önemlidir. Bu hususların ihmal edilmesi, günün sonunda şirket içinde etik kültüre zarar verecek ve bu da şirketin sonunu getiren adımlara neden olabilecektir. Sade- ce şirketler için değil toplum için etik kültür tesisi elzemdir zira Einstein’ın dediği gibi “Etik kültür olmadan insanlığın kurtulması mümkün değildir” 41