mını ilk kez 1949 yılında
ortaya atan Sutherland’e
göre, bu insanlar (failler)
kent toplumunun sosyal
patolojisinin
mağduru-
dur.
Suç, adalet, eşitlik gibi bir
yönetimin
vazgeçilmez
kavramları ortaya çıktı-
ğında, kaçınılmaz olarak
kontrol mekanizmalarını da beraberinde getirmektedir.
Bunlara verilebilecek en meşhur örneklerden biri Carro-
t&Stick (Havuç ve Sopa)’tir. Uluslararası ilişkilerde devletle-
rin birbirlerine karşı kullandığı en geçerli diplomasi olan bu
yöntem kısaca, iyi davranışı ödüllendirme, kötü davranışı
da cezalandırma anlamına gelir. Devletlerin bir küçük mo-
deli gibi şekillenen şirketler için de –kimi görüşler tarafın-
dan eleştirilmekle beraber- bir kontrol mekanizması olarak
kullanılabilmektedir. Ödülü temsil eden havuç sayesinde ça-
lışanlar motivasyonunu kazanacak, cezayı temsil eden sopa
sayesinde ise yanlıştan sakınacaktır ve birinin yokluğu, di-
ğerinin de yokluğunu getirecektir.
Sonuç olarak, bir şirketin hayat damarlarından olan organi-
zasyonel adaletin tesis edilmesi ve korunması için, çalışan-
edilmesi ve yine çok zor tazmin edilmesine yol açabilir.
Yarattıkları mağdur sayısı ve zayiat kimi zaman toplumun
oldukça hassas davrandığı sokak suçlarından fazla olmasına
rağmen; beyaz yaka suçlarına sessiz kalma, toplumun he-
men her kesiminde gözlemlenebilir bir davranıştır. Bunun
en önemli sebeplerinden biri olarak, bu suçların faillerinin
toplumda nüfuz sahibi, statüsü yüksek, orta ve üst sınıfta
yer alıyor olmaları gösterilebilir. Bu özel faillik nitelikleri,
insanlara bir suçun toplum düzeni fikrini nasıl baltaladığını
adeta unutturmaktadır. Hâlbuki “Beyaz Yaka Suçu” kavra-
larla doğrudan ilişki kuran şirket birimlerinin bu konuda
oldukça dikkatli ve sürekli bir biçimde çalışması gerekmek-
tedir. Bunun yanında, her çalışanın şirkete ait adalet ve etik
kültürü özümsemesi ve buna göre hareket etmesi de pek
tabii çok önemlidir. Bu hususların ihmal edilmesi, günün
sonunda şirket içinde etik kültüre zarar verecek ve bu da
şirketin sonunu getiren adımlara neden olabilecektir. Sade-
ce şirketler için değil toplum için etik kültür tesisi elzemdir
zira Einstein’ın dediği gibi “Etik kültür olmadan insanlığın
kurtulması mümkün değildir”
41