INmagazine Sayı 15 | Page 35

sıralamanın kurallarını açıklamak, kötü niyetli girişimleri önlemek ve tüketicileri korumak için açıklanma- ması gereken detaylı algoritmik işle- yiş ilkelerinin açıklanması anlamına gelmiyor. Platformların sıralamaya yönelik açıklama yükümlülüğünü ye- rine getirmelerini kolaylaştırmak için AB Komisyonu geçiş sürecinde bir rehber yayınlayacak. g- Bir dijital platformca tüzük kural- ları ihlal edilirse, AB sınırlarındaki ulusal yargı yollarına başvuru müm- kün olacak. Ancak Tüzükte belirtil- diği üzere uzun ve maliyetli olacak bu tür bir yasal yolun yanı sıra, plat- formlar tarafından kurulacak şeffaf, ücretsiz, kolay ulaşılabilir ve etkili bir iç-şikayet çözümüne yönelik bir me- kanizma kurularak şikayetlerin ele alınması öngörülüyor. Ayrıca, mas- rafların çoğunun hizmet sağlayıcısı tarafından karşılanacağı bir arabu- luculuk mekanizmasının kurulması da Tüzüğün hedefleri arasında. Bu amaçla üye devletlerin dijital plat- formlar konusunda uzman uzlaştır- ma merkezleri kurması öneriliyor. Üye devletlerde işletme kullanıcıları- nı temsil eden kanuna uygun olarak kurulmuş olan kar amacı gütmeyen kurumlar veya kamu kurumları da bu Tüzük kurallarının ihlali gerekçesi ile ulusal mahkemelerde dava açmaya yetkili olacaklardır. Yukarıda ana hatları ile hükümlerini incelediğimiz ve 12 Temmuz 2020 tarihinde uygulanmaya başlanacak olan, üç yıllık bir çalışma ve araştır- manın ardından yayınlanan bu Tüzük şeffaflık aracılığı ile sadece rekabeti değil, dolaylı olarak tüketicileri de korumayı hedefliyor. 3- Sonuç: Cebimde Kimin Eli, Üze- rimde Kimin Gözü Var? Hayatımızdaki her alanda bizimle veya kurumumuz ile ilgili bilgileri bizden iyi bilenler hakkında bilgi sa- hibi olabilmeliyiz. Bilgi asimetrisini düzeltmedikçe özgür olma şansımız yok. Ekonomik olan dahil her türlü etkinliğimizin nasıl belirlendiğini veya ne şekilde ve hangi veriler kulla- nılarak ne amaçla izlendiğimizi bilme hakkımız var. Yeni fikirlerin, yeni bi- limsel gelişmelerin filizlenmesinin en önemli koşullarından biri özgürlük ortamıdır. Bunun için her konuda ve hızla yasal düzenlemelerin yetiştiri- lemeyeceği gerçeği karşısında, şeffaf- lık bir yasal zemin olmanın ötesinde temel bir etik değer olarak da kabul edilmiştir. Ancak bu ilkenin varlığı öteden beri demokratik toplumların teminatıdır. Svalbard/Norveç’teki to- hum bankasının insan erişimine fizi- ken ve içerik olarak neredeyse kapalı olması, bu bankanın yansıtılan ama- cını sorgulatarak onu bir kara kutuya çeviriyor (Pentecost, 2013). Görüldüğü üzere kara kutu sorunu algoritmalar ile ortaya çıkmış yeni bir sorun değildir. Bu sorunu çözecek tek formül ise yasal düzenlemeler ile bulunamayabilir. Çünkü giderek güç- lenen dev teknoloji şirketleri, sadece hukukla bağlı olmakla kalmayıp, yasa yapımında da etkili aktörlerdir (Ken- nedy, 2017). O nedenle insani de- ğerlerimizi korumak ve gerek ticari hayatta gerekse de hayatın diğer tüm alanlarında adil işleyen kurallar için şeffaflığın diğer tüm etik ilkeler gibi sadece yasalarla düzenlenmesi ye- tersizdir (Cansu, 2019). Çözüm, etik ilkelerin bireysel ve kurumsal olarak içselleştirilmesine bağlıdır. 2000’li yılların başında kullanıcılar arası dosya paylaşımı programı olan Naps- ter kullananlar hatırlarlar, bir başka kullanıcı sizden dosya indirirken bil- gisayarı kapatmamanızı söyleyen bir hukuk kuralı olmadığı halde kulla- nıcıların büyük çoğunluğu, bunu bir etik kural olarak benimsemişti. Belki de henüz anaokulunda sayıları öğret- meye başlarken ve kodlama öğretme- den önce, etik değerler ile çocukları tanıştırmak atacağımız iyimser ama aynı zamanda güçlü etkileri olacak bir adımdır. Görsel www.freepik.com sitesinden alınmıştır. 33