MUSLUK DEYİP GEÇME!
Yazı: Ali Cem Gülmen
40
İstanbul’da çeşmelere 16. yüzyılın ortalarında musluk veya dönemin terimi ile “burma
lüle”lerin takılması büyük bir sosyal, ekonomik ve etik krize sebep olmuştu. Musluk-
ların halk tarafından yolsuzluk iddiaları ile tahrip edilmesine kadar giden kriz belki de
tarihteki en ilginç etik sorunlardan biridir.
F
arsça “göz” anlamına gelen “çeşm” kelimesin-
den gelen çeşmeler, yüzyıllar boyunca Türk
mimarisinin en önemli öğelerinden biri olmuş-
tur. Hem Osmanlı hem de Selçuklu döneminde
çeşmeler kamunun bir hizmeti olarak halkın çeşitli
ihtiyaçlarını karşılamak için inşa edilmekteydi. İs-
tanbul özelinde bağ ve bahçe tarımı şehrin gün-
delik ihtiyacı içinde büyük bir yere sahipti. Hemen
hemen her mahalleye, hatta sokağa hayır yapısı
olarak çeşmeler yaptırılmıştı. Bu mahalle çeşmele-
rinde su kesintisiz olarak akıyordu ve bütün mahal-
le halkının kullanıma ücretsiz ve kısıntısız olarak
veriliyordu. Sudan bir ücret alınması veya kısıt-
lanması Osmanlı halkının devlet ve kamu ilişkileri
açısından anlayamayacağı bir durumdu. Fakat ne
yazık ki hayat böyle devam etmedi. Ekrem Işın’ın
"İstanbul’da Gündelik Hayat" eserinde belirttiği gibi
“Mahalle çeşmesinden kesintisiz akan su üzerinde
Osmanlı insanı kafasında sonsuzluk imgesini yete-
rince canlandırabiliyordu. Ayrıca bu ilahi kaynaklı
madde üzerinde kişisel tasarruf söz konusu değil-
di.”
Fakat 16. yüzyılda devletin aldığı bir karar bir anda
çeşmeden akan suyu bile bulandırdı. Buna göre
artık çeşmelere burma lüle denilen musluklardan
takılacaktı. Böylece su üzerinde devletin kontrolü
sağlanacaktı. Bu kararın gerekçesi olarak Işın’ın
da eserinde belirttiği sebepler gösterilmişti: “İhtiyaç
fazlası su, çeşmelerden boş yere akmakta, sokak-
ları çamur deryasına çevirmekte ve oluşturduğu
gölcüklerde yaz aylarında salgın hastalıklara ze-
min hazırlamaktaydı.”