35
kudretli Osmanlı padişahlarının matbaayı caiz kılmak için gereken fetva için de zorlanacağı düşünülemezdi .
Prof . Dr . Orhan Koloğlu ise matbaanın gecikme sebebine farklı bir açıdan bakmaktadır : " Osmanlı ' da matbaanın kullanımının gecikme sebebi söylenen şekli ile değildir . Osmanlı , matbaa karşısında sanıldığı kadar yobaz değildi . Osmanlı ’ da matbaa gerici ve çıkarcılar yüzünden değil , ekonomik bağımsızlık olmadığından ve ihtiyaç duyulmadığından kullanılmadı . Avrupa ' da ise matbaa tüccarlar tarafından kullanılıyordu . Tüccarlar matbaalarda malların fiyatlarını , ülkelerin savaş durumunu , ürün taleplerini bastırıyorlardı . Dolayısıyla bir tüccar atılım yapmadan önce bu gazetelerdeki haberleri okumak zorundaydı . Para verip gazete alıyordu . Osmanlı ' da ise böyle bir durumun olmaması matbaanın geç kullanılmasına sebep olmuştur .”
En sonunda Macar asıllı Osmanlı vatandaşı İbrahim Müteferrika ve Paris elçisi meşhur Yirmi sekiz Mehmet Çelebi ' nin oğlu Sait Efendi ' ye 1726 yılında Türkçe baskı yapacak bir basımevi kurma izni verildi . 1726 yılı Osmanlı İmparatorluğu için ilginç bir döneme denk geliyordu : Lale Devri … Osmanlı İmparatorluğu ’ nun modernleşme gereksinimini gören dönemin ilerici Sadrazamı Nevşehirli İbrahim Paşa , matbaaya karşı koyan kesimlerin her türlü direnişine karşı yenilmedi ve ilk basımevi dinsel kitaplar basmama şartı ile 16 Aralık 1727 yılında çalışmaya başladı .
Yeniliklere karşı direnç elbette Osmanlı ’ ya özgü değildi . Romalı tarihçi Pliny ’ nin yazdığına göre Roma İmparatoru Augustus ’ a bir mucit yeni bir tür cam getirir . Bu camın en önemli özelliği kırılmamasıdır . Zemine fırlatılsa da , duvarlara atılsa da cam kırılmıyordu . İmparator birçok sektörde kullanılabilecek camı inceledikten sonra beklenmedik bir karar aldı ; muciti idam ettirdi . Çünkü böyle bir cam türü , altın ve gümüşün değerini azaltabilirdi . Bu da döneminin en büyük altın ve gümüş üreticisi ve sahibi olan Roma İmparatorluğu için felaket olabilirdi . Esnek cam ( vitrum flexible ) yaklaşık olarak geçen yüzyıl tekrar icat edilene kadar 2000 yıl boyunca tarihten silindi . Bu olay da güç sahiplerinin statükoyu farklılaştıracak bir ilerlemeden korkarak bastırdığı bir örnek olarak verilebilir .
Aslında genel olarak matbaa üzerinden yaşananları şöyle özetleyebiliriz : Yeni veya piyasada var olan bir ürünün geliştirilerek yeni kullanım alanları açacak bir buluş yapılıyor . Bu değişim ile piyasadaki eski teknolojiyi kullanan rakiplere belirli bir üstünlük sağlanıyor ve pazarda statüko için bir yıkım meydana geliyor . İşte bu durumu günümüzde aslında bir nevî “ yıkıcı inovasyon ” olarak nitelendiriyoruz . Burada önemli olan yeni bir buluşun , kendisi için yeni bir pazar yaratmayıp , benzer teknolojilerin hüküm sürdüğü mevcut pazarları ele geçirmesidir . Unutulmaması gerekir ki bu da eski ekonomik düzende deprem ve belki de çok sayıda işsiz demektir .
Bu eski ve yeni arasındaki kavga size tanıdık geldi mi ? Elbette hemen akıllara geçtiğimiz günlerde alevlenen ve daha sonra Uber aleyhine önlemlerin arttırılması ile biten taksi-Uber kavgası gelecektir . Bir yanda girdiği her ülkede büyük tartışmalara neden olan , mobil uygulamalı ulaşım sistemi Uber ; bir yanda müşterilerin hiç de memnun olmadığı ama büyük yatırımlar yapılan taksi sistemi .
Taksi esnafı bu kavgada pazarın neredeyse % 40 daraldığından , Uber ’ in vergi vermediğinden ve taksi plakalarının değersizleştiğinden şikayet ederken ; Uber vergi verdiklerini ve daha iyi hizmet sağlamaları yüzünden müşterilerin kendilerini tercih etmesinin , serbest piyasa ekonomisi yüzünden normal olduğunu belirtiyordu . Gerçekten de yapılan araştırmalarda Uber kullananların neredeyse tamamı (% 98 ’ i ) Uber ’ den memnun olduğunu ifade ediyor .
Elbette bu sorun sadece ülkemize özgü değil . Dünyanın her yerinde Uber ve taksiler arasında problemler ve tartışmalar bitmiyor . İtalya , Bulgaristan ve Danimarka bu ülkelerden bazıları olarak göze çarpıyor . Uber ’ e karşı olanlar ; şirketin âdil rekabete uymadığı , vergi ödemediği , gerekli lisanslara sahip olmadığı ve güvenlik sorunlarına sebep olduğunu iddia ediyorlar .
Bazen öne sürülen sebepler farklı da olsa yasakların ardındaki gerçek nedenin geleneksel taksi sisteminin çökmesinin istenmemesi olduğu görülebilir . Bu çöküşün sonuçları , birçok işsiz , değersizleşmiş plaka lisansları ve taşımacılık sektöründe Uber ’ in tekel olma tehlikesi olarak kendini gösterecektir .
Bunun yanı sıra , orta yolu tercih eden ülkeler de bulunuyor . Mesela İspanya ' da Uber uygulaması , kendisine getirilen yasaktan sonra faaliyetlerini " UberX " çatısı altında lisanslı taksi olarak sürdürüyor .
Yeni bir gelişmenin ve eski sistemin aktörleri arasındaki bu tür kavgalar çeşitli etik sorunlara yol açsa da , tarihteki tüm ilerlemelerin anahtarını oluşturuyor . Zaman , her zaman kendi yolunu ya uzlaşma ya da kavga ile buluyor . Bakalım Uber-taksi tartışması kendi yolunu nasıl bulacak ? √
35