ILLUSTRATED ENGLISH DICTIONARY sözlük | Page 52

‣ though : gerçi , olduğu halde , yine de
‣ thoughtful ; düşünceli
‣ thoughtless : düşüncesiz
‣ thousand : bin
‣ thread : iplik geçirmek ( iğneye ), ipe dizmek , iplik , tel
‣ threat : tehdit , gözdağı
‣ three : üç
‣ throat : boğaz , gırtlak
‣ through : yoluyla , yardımıyla , bir uçtan bir uca ed . sayesinde , kesintisiz
‣ throughout : baştan başa , boyunca
‣ thumb : parmağıyla çevirmek ( sayfa ), yıpratmak ( kitap ) , başparmak
‣ thunder : gürlemek , gök gürültüsü
‣ thunderstorm : sağanak , gök gürültülü fırtına
‣ thursday : perşembe
‣ thus : böylece , bunun için
‣ thy : senin
‣ tick : tıkırdamak , kene , saat sesi
‣ ticket : etiketlemek , bilet , fiş , etiket
‣ tide : fakıntı ile yüzmek , gelgit , akış
‣ tidy : düzenli
‣ tiger : ikaplan
‣ tight : sıkı , gergin
‣ tightly : sıkıca
‣ till : foprağı sürmek , para kasası ed . kadar , dek
‣ time : zamanlama yapmak , zaman , vade
‣ timetable : tarife , ders programı
‣ tin : konservelemek , teneke kalay
‣ tiny : ufaklık minik
‣ tissue : doku , ince kumaş
‣ title : başlık , ünvan
‣ tobacco : tütün
‣ today : bugün , günümüzde
‣ toe : . ayak parmakları ile dokunmak , ayak parmağı
‣ together : peşinden ayrılmayan , beraber
‣ toilet : tuvalet , süslenme
‣ token : jeton , sahte
‣ tomato : , domates
‣ tomorrow : yarın
‣ ton : ton , moda
‣ tone : ayarlamak , ses , ton , güç
‣ tongue : dil vuruşu yapmak ( çalgı ) , dil , lisan
‣ tonight : bu gece
‣ too : de , dahi , çok
‣ tool : aletle işlemek , alet , araç
‣ tooth : dişlemek , diş , pütür
‣ tooth pick : kürdan
‣ top : üstünü kapamak , üst , tepe , en yüksek , en iyi
‣ topic : konu
‣ torch : meşale , el feneri
‣ torpedo : torpillemek i . torpido , torpil
‣ tortoise : kaplumbağa
‣ torture : işkence etmek , işkence , eziyet
‣ total : toplamını bulmak , toplam , tutar , bütün , toptan
‣ totally : bütünüyle
‣ tough : sert kimse , sert , sağlam
‣ tour : tur yapmak , gezi , tur
‣ tournament : turnuva
‣ toward : -e doğru , -e karşı , uysal
‣ towards : -e doğru , -e karşı
‣ towel : havlu ile kurulamak , havlu
‣ tower : kule gibi yükselmek , kule
‣ town : kent , ilçe , kasaba , kent
‣ toy : oynamak , önemsiz şey oyuncak
‣ trace : çizmek , tasarlamak , ipucu , belirti
‣ tracheitis : soluk borusu iltihabı .
‣ trade : ticaret yapmak , ticaret , iş
‣ tradition : gelenek , adet
‣ traffic : değiş tokuş etmek , trafik , gidiş geliş
‣ tragedy : . trajedi , facia
‣ trail : iz sürmek , iz , yol
‣ transform : dönüştürmek , dönüşüm
‣ transparent : şeffaf , saydam
‣ transportation : ulaşım , taşımacılık
‣ trap : tuzağa düşürmek , tuzak , ağız
‣ tray : tepsi
‣ treasure : değer vermek , hazine , define , servet
‣ treatment : tedavi , davranış
‣ tree : ağaca çıkarmak , ağaç , mil
‣ tremendous : kocaman , muazzam , heybetli
‣ trial : dava , deneme , mahkeme
‣ triangle : üçgen