ILLUSTRATED ENGLISH DICTIONARY sözlük | Page 51

                                   T able: masaya koymak , masa, çizelge tablet: tablet, kitabe taboo: konuşulmasını yasaklamak , tabu ,yasak tail: kuyruk takmak, peşine takılmak i. kuyruk ,arka tailor: dikmek , terzi talent: marifet, yetenek tales: masallar, rivayet talkative: konuşkan, geveze tall: abartarak ,uzun boylu tame: evcilleştirmek ,evcil, ehli tan: güneşlenmek,taba rengi, bronzlaşmış cilt , taba rengi tangerine: mandalina tank: depoya koymak , depo, hazne tap: ,hafifçe vurmak , hafif vuruş, tıkırtı tape: ,kaydetmek ,kaset, bant tape-measure: mezura target: . hedef , hedef, amaç tariff: vergilendirmek ,tarife, gümrük vergisi tart: tart ,ekşi task: iş vermek , görev, iş taxi: taksi ile gitmek , taksi tea: çay teacher: öğretmen team: takım kurmak , takım, ekip tease: takılmak , baş belâsı, takılan kimse technique: teknik, yöntem teenager: genç, delikanlı teeth: dişler, pütür telegram: telgraf telephone: telefon etmek ,telefon telescope: iç içe geçmek , teleskop, dürbün television: televizyon temper: kıvamına getirmek, sertleştirmek , huy, öfke temperature: sıcaklık, ateş temple: tapınak, mabet                                            temporary: geçici tempt: baştan çıkarmak ten: on, onlu, onluk tenant: kiralamak, oturmak , kiracı tend: yönelmek, eğilimi olmak tender: teklif etmek i,teklif , hassas, gevrek tent: cerrah mili ile yoklamak ,çadır term: f. adlandırmak i. dönem, koşul terminal: i. son, terminal s. son, uç terrace: f. set çekmek i. teras terrible: s. korkunç, çok kötü terrific: s. müthiş, korkunç terrify: f. dehşete düşürmek territory: i. ülke, toprak, arazi terror: i. dehşet texas: i. Teksas than: bğ. den, dan, göre that: O theatre: tiyatro, amfi their: onların them: onları, onlara, onlar theme: tema, içerik themselves: kendileri, kendilerine, kendilerini then: o zamanki , öyleyse, zira,sonra theory: teori there: şuradaki , şurada , işte therefore: bu nedenle ,bunun için thermometer: derece, termometre these: bunlar they: onlar thick: kalın, yoğun, sık ,kalın kafalı thief: hırsız thin: incelmek , ince, zayıf thing: şey, eşya third: üçüncü, üçte bir s. üçüncü thirsty: susamış, kurak, istekli thirteenth: on üçüncü, on üçte bir s. on üçüncü thirtieth: otuzuncu, otuzda bir s. otuzuncu thirty: otuz this: bu , böyle thorough: stam, kusursuz, mükemmel thoroughly: tamamen, adamakıllı those: şunlar