ILLUSTRATED ENGLISH DICTIONARY sözlük | Page 36

                                       O ak: meşe oar: kürek çekmek ,kürek, kürekçi oasis: vaha oblige: mecbur etmek observation: gözetim, gözlem obvious: açık, besbelli occasion: ortam, durum occasionally: ara sıra occupation:oturma, iş occupy: oturmak, meşgul etmek occur: ortaya çıkmak, meydana gelmek ocean: okyanus october: Ekim odd: tek, tuhaf of: nin, ın, den, li, yüzünden off: uzak, devre dışı , kapalı , den, dan, dışında, haricinde offence: [offence (Brit.) ] , suç, saldırı office: büro , büro officer: idare etmek , subay, memur official: memur , resmi, devlet Official meeting: Resmi toplantı often: sık sık oh: ünl. o!, ey! ohio: Ohio oil: yağlamak, yağ, petrol old: bayat, eski, yaşlı , eski zamanlar old-fashioned: eski moda older: daha yaşlı oldest: en eski omelette: omlet omit: atlamak, ihmal etmek on: olmakta olan , sürekli olarak, üstünde,üzerinde once: bir zamanlar , bir kere bğ. olur olmaz one: bir tane, tek , tek onion: soğan only: tek , sadece , yalnız onto: üstüne operation: ameliyat, işleyiş                                      operator: operatör, teknisyen, cerrah, santral opinion: düşünce opportunity: fırsat opposite: zıt , karşı , karşısında optimist: iyimser option: seçenek oral: sözlü , ağızdan orange: portakal, turuncu orbit: yörüngede dönmek , göz çukuru,yörünge orchard: meyve bahçesi order to be: İçin ordinary: sıradan , olağan şey organ: organ, araç, örgüt organization: organizasyon, örgüt origin: kök, köken original: asıl ,özgün other: diğer , başka , bundan başka otherwise: yoksa , bunun dışında, başka ought: malı, yükümlülük, zorunluluk , hiç our: bizim ourselves: kendimiz, kendimizi, kendimize out: dışarı çıkarmak , çıkış , dış out-of-date: günü geçmiş, çağdışı outer: dış, dışarıdaki outline: taslağını çizmek, özetlemek , ana hat, özet output: çıktı, verim outside: dışarı , dış ,dışarıya, açık havada oval: oval, yumurta şeklinde , oval simetrik eğri oven: fırın, ocak over: sona ermiş , fazla, aşırı, öte üstünde overdo: abartmak overdue: geç kalmış overtake: yetişmek overtime: fazla mesai yaparak , fazla mesai overwork: fazla çalışmak , fazla çalışma owl: baykuş owner: mal sahibi ox: öküz