ILLUSTRATED ENGLISH DICTIONARY sözlük | Page 2
A
bility: yetenek, kabiliyet
able: yapabilen, gücü yeten
aboard: gemiye, uçağa, trene, gemide,
uçakta, trende
abolish: ortadan kaldırmak, iptal etmek
abolition: . kaldırma, yürürlükten
kaldırma
about: yaklaşık, hemen hemen hakkında
above: yukarıdaki, sözü geçen ed.
üstünde
abroad: dışında, yurt dışına
absence: yokluk, bulunmama
absent: . bulunmamak , devamsız
absolute: mutlâk, kesin
absorb: anlamak; emmek, çekmek
absurd: .anlamsız, saçma
abuse: taciz etmek, suistimal etmek i.
suistimal; taciz
academic: akademik; bilimsel
accelerator:. hızlandırıcı; gaz pedalı
accent: vurgulamak , aksan, şive
access: bağlamak , giriş, erişme
accessible: ulaşılabilir, elde edilebilir
accessible to: Ulaşılabilir, erişilebilir
accident: kaza; rastlantı
accommodate: uyum sağlamak, kalacak
yer sağlamak
accommodation: uyum, kalacak yer
according: göre, uygun olarak
according to: göre
account: . hesap vermek . banka hesabı
accounting: muhasebe
accumulate: toplamak, biriktirmek
accurate: tam, kesin, doğru
accurately: . tam olarak, kesin olarak
accuse: suçlamak, itham etmek
accused: . sanık
accustom: . alıştırmak
accustomed: . alışılmış, alışmış
ache: ağrımak, acımak , ağrı, sızı
achieve: gerçekleştirmek, başarmak
achievement: başarı, başarma
achievment: başarı, elde etme, kazanma
acid: asit, ekşi
acknowledge: kabul etmek, onaylamak,
teşekkür etmek
acquaint: . bilgi vermek, tanıtmak
acquire: elde etmek, edinmek
acquisition: edinme, kazanma
acres: emlak
across: karşıdan karşıya ed. karşısında
action: hareket, davranış, faaliyet
active: aktif, çalışan, faal
activity: faaliyet, etkinlik
actor: aktör, oyuncu, erkek oyuncu,
katılımcı
actress: aktris, kadın oyuncu
actual: gerçek, asıl, aktüel, güncel,
şimdiki
actually: aslında, gerçekte, doğrusu
addict: . bağımlısı olmak ,bağımlı
addition: ilave, katkı, ek
additional: ek, ilave
address: . hitap etmek , adres, konuşma
adjective: sıfat,
administration: yönetim, idare
admiral: . amiral
admission:. giriş, girme, katılma
adopt: evlât edinmek, kabul etmek
adult: yetişkin
advance: . ilerletmek ilerleme, avans
advanced: . ilerlemiş, ileri
advantage: . avantaj, üstünlük
adventure: macera, serüven
adverse: ters, aksi
advice: . nasihat, öğüt
aerial: . anten
aeroplane: . uçak
affair: iş, mesele, konu, gönül macerası
afraid: . korkan, korkmuş
africa: Afrika
after: . sonra, daha sonra, ardından,
dikten sonra
afternoon: öğleden sonra
afterwards: . sonra, ondan sonra
again: . tekrar, yine, yeniden, bir daha
against: . aykırı, aleyhinde, -e karşı
age: yaşlandırmak i. yaş; asır; devir, çağ
aged: yaşında, yaşlı
agency: ajans, acenta
agent: . acenta, temsilci, ajan