ILLUSTRATED ENGLISH DICTIONARY sözlük | Page 18
extend: genişletmek, uzatmak, devam
ettirmek
extension: uzatma, genişletme, artırma
extent: uzunluk, genişlik, boyut, kapsam
extinguish: söndürmek, yok etmek
extra: ilave s. ekstra, ek ,ilaveten
extract: çekmek, özünü çıkarmak öz,
özet
extraordinary: olağanüstü, sıradışı
extreme: sınır , en uç, son derece
eye: gözetlemek , bakış , göz
eyebrow: kaş
eyelash: kirpik
eyelid: gözkapağı
F
abulous: müthiş, hayal ürünü
fact: gerçek, olgu, durum
factor: etmen, etken
factory: fabrika, imalathane
fade: solmak , sararmış
failure: eksiklik, kusur
faint: bayılmak, bitkin düşmek,
baygınlık , baygın, soluk
fair: fuar, panayır , sevimli, açık, adil zf.
güzelce, adilane, büsbütün
fairly: güzelce, dürüstçe, epeyce
faith: inanç, güven, iman
faithful: sadık, mümin
fake: sahtesini yapmak ,taklit , sahte
false: hileli, yanlış ,yalandan