ILLUSTRATED ENGLISH DICTIONARY sözlük | Page 11
concentrate: dikkatini vermek,
yoğunlaşmak, konsantre madde, yoğun
madde
concept: fikir, kavram
concert: kararlaştırmak , konser, uyum
conclude: bitirmek, sonuçlandırmak
conclusion: son, sonuç, karar
condemn: kınamak, suçlamak
condition: şart koşmak , koşul, durum
conduct: rehberlik etmek, yönetmek ,
hareket, davranış, yönetim
cone: koni, koni biçimli şey
conference: konferans, kongre
confidence: güven, inanç, kendine
güven
confine: sınırlamak , sınır
conflict: çekişmek, anlaşmazlığa düşmek
, kavga, çekişme
congress: kongre, meclis
conquer: fethetmek, zafer kazanmak
conscience: vicdan; inanç
conscious: bilinçli, farkında
consent: kabul etmek, izin vermek , izin,
rıza
consequently: sonuç olarak, bu nedenle
consideration: düşünme, göz önüne
alma
consign: teslim etmek, emanet etmek
consist: oluşmak, ibaret olmak
consistent: tutarlı, uygun
consonant: sessiz harf ,ahenkli
constantly: sıkça, sık sık
constitute: atamak, yürürlüğe koymak,
kurmak
constitution: kurma, yapı, anayasa
construct: inşa etmek, kurmak
construction: inşa etme, yapma, inşaat
consul: konsolos
consult: danışmak, başvurmak
,başvurma
consultation: danışma, muayene,
konsültasyon
consume: tüketmek, harcamak
consumption: tüketim, bitirme, harcama
contact: temas etmek, ilişki kurmak i.
dokunma, bağlanti
container: kap, konteyner, yük sandığı
content: memnun etmek , içerik, öz,
kapsam, anlam , memnun
contents: içerik, içindekiler
contest: yarışmak , mücâdele, yarışma
continent: kıta kendine hakim, ölçülü
continue: devam etmek, sürmek
continued: devamlı, devam eden,
aralıksız
continuous: sürekli, devam eden,
zincirleme
contract: kasılmak, kontrat yapmak
,kontrat, sözleşme
contrary: aksi, karşıt
contrast: tezat oluşturmak, çelişmek i.
kontrast, zıtlık
contribute: vermek, katkıda bulunmak
convenience: uygunluk, elverişlilik
convenient: kullanışlı, uygun
conversation: söyleşi, sohbet
convict: mahkum etmek , suçlu,
mahkum
convince: ikna etmek, inandırmak
cookies:
cool: serinletmek , serinlik , serin,
soğukkanlı, harika
cop: yakalamak , polis
cope: başa çıkmak, uğraşmak , örtü
copper: bakır kaplamak , bakır bakırdan
yapılmış
cordon: kordon altına almak kordon
cork: mantarla tıkamak , mantar, tıpa ,
mantar
corn: salamura etmek , mısır, tahıl
corner: köşeye sıkıştırmak , köşe ,
köşede olan
corpse: ceset, kadavra
correctly: doğru olarak.
correspondent: muhabir, yazışma yapan
kimse , eş, yazışan
corridor: koridor, geçit
corruption: bozulma, yozlaştırma
cosmetic: kozmetik, estetik makyaj
malzemesi, bakım ürünü
costly: lüks, pahalı
costume: kıyafet, sahne elbisesi
cottage: sayfiye evi, kulübe
cotton: dost olmak pamuk pamuklu