ST. BASIL KATEDRALI – DİLEK ERDEM
“Sus dostum sus! Çıldırdın mı
sen? Hemen af dile yüce
İsa’dan. Lütfen Leonardo,
yalvarıyorum af dile.” Genç adamın yüzünde
beliren tebessüm silinmemişti.
“Sen iyi birisin Agustin.
Buraya beni çağırdığına
göre senin de huzurumdan
tatma vaktin gelmiş olmalı.
Çöl Martısı’nı (s.a.v)
müjdeleyen rahip Bahira
haklıydı dostum. Haydi,
tereddüt etme ve benimle
birlikte tekrar et. La ilahe
illallah Muhammeden
Resulullah” minnettarım yüce Saoryus.
Ebediyen hizmetinizdeyim”
Şarap şişelerinin arkasından
çıkagelen siyah pelerinli
Leonardo Agustin’in yüzüne gölgeye bıçağı teslim
çocuk masumluğunda baktı. ederken çehresine yerleşen
Gözlerinden içeriye,
ıstırabı gizlemeye çalışıyordu:
dostunun kalbine kadar
“Dostum için bu kararı
indirdi bakışlarını.
verdiğinizden dolayı
“Yüce İsa ikimize de
bağışlasın! Korkunç
işkencelere maruz kalmana
göz yumamazdım dostum.
Beni affet!”
Agustin’in sol göğsüne
sakladığı hançeri
Leonardo’nun kalbine
saplamasına rağmen,
Rahip Saoryus, Agustin’e
istavroz çıkarttı ve kapıyı
işaret etti; “Gidebilirsin
oğlum.”
Agustin arkasını dönüp bir
adım atmıştı ki Leonardo’nun
az ilerisine yığıldı.
İki kaderdaş bedenlerinden
süzülen kırmızıyla
ölümsüzleşirken, kabzasına
“Baba oğul ve
kutsal ruh adına!” kazınmış
hançeri Agustin’in
ciğerlerinden söküp alan
rahip Saoryus
merdivenlerden yukarı doğru
süzüldü.
39