Oysa Mimar Sinan'ın içtiği nargilede tömbeki yoktu.
İçtiği sadece suydu. Usta Mimar, nargilenin
fokurtularını dinleyerek caminin akustiğini ölçmeye
çalışıyordu. Mihraptaki imamın sesini, aynı oranda
bütün camiye nasıl ulaştıracağını hesaplıyordu.
Bunun için Anadolu'nun değişik köşelerinden 65 tane
dev turşu küpü getirtti. Bu küpleri içleri boş, ağızları
dışarıya gelecek şekilde kubbenin eteklerine dizdirdi.
Amacına ulaşmıştı Mimarbaşı. Sesi, yüzlerce
metrekarelik mekânın her köşesine, en iyi şekilde
yaymayı başarmıştı. Kanuni'de, Sinan'ın niyetini
anlamış, ustasını hemen bağışlamıştı. Mimar Sinan
yapının içine bir de hava koridoru inşa etti. Elektriğin
henüz bulunmadığı o yıllarda, Süleymaniye 275 dev
kandille aydınlatılıyordu. Sinan, bu kandillerden çıkan
is camiye zarar vermesin ve cemaati rahatsız etmesin
diye orta kapının üzerine küçük bir odacık yaptırdı.
Binanın değişik köşelerine açtığı oyuklardan giren islerin bu odada toplanmasını sağladı.
Ve adına da İs Odası denilen bu bölmenin içine özel bir nemlendirme sistemi kurdu Sinan.
Odada toplanan islerden, dönemin en kaliteli mürekkebini damıttı. Süleymaniye'nin
duvarlarında gördüğünüz o muhteşem kalem işleri, yazılar, süslemeler, caminin
kandillerinden çıkan isten damıtılan o mürekkeple yapıldı. Bütün bunlar günümüzden 458 yıl
öncesinin bilimiyle, teknolojisiyle yapıldı. Son bir şifre daha var. Hani oyuklar var ya isin bir
odada toplanmasını sağlayan, hava akımını içeri alan dışarıya çıkıp o iki oyuktan içeriye
baktığınızda, birinden caminin içindeki Allah, diğerinden ise Muhammed yazılı dev levhaları
görürsünüz. Ayrıca Süleymaniye'nin hangi köşesini, hangi duvarını, hangi açısını ölçerseniz
ölçün, sayısal olarak karşınıza Allah kelimesinin ve katlarının çıktığını görürsünüz.” Osmanlının
Zarif Sinan’ı ustalığıyla zarafetini birleştirerek muhteşem incelikleri planlayarak inşa etmiştir
bu muazzam yapıyı. Gelelim şimdide bu muhteşem yapının sultana sunulmasına, açılışına.
Aslında camiinin açılışı da bir rivayetle anlatılmıştır şöyle ki :
Camiinin temel atma törenine devrin padişahı Kanuni Sultan Süleyman ile bütün devlet
erkanı gelmişti. Bu muhteşem mabede ilk taşı da Şeyhülislam Ebussuud Efendi koymuştu. Bir
vakt-i şerif ve bir saat-i saîd-ü latifde ol camî-i münîfe temel uruldu” diyerek işe başlayan
Mimar Koca Sinan, bu büyük eseri yedi yılda tamamladı. Fakat caminin inşaatına bir türlü
başlanamıyordu. Aradan yedi yıl geçti. Mimar Sinan’ın düşmanları tarafından dedikodular
yayılmaya başlandı.
41