Haziran 2019 haziran2019 | Page 33

İlk olarak 360 yılında Büyük Kilise anlamındaki “Megale Ekklesia” adıyla İmparator Konstantios tarafından yaptırılmış ve uzun seneler imparatorların taç giyme merasimlerine ev sahipliği yapmış. Günümüz Ayasofya’sının 537’de İmparator Justinianos tarafından yaptırılmasına kadar, önce yapılanlar çeşitli olaylarda yıkılarak harap edilmiş. Ve en sonunda yapımı tamamlanan Ayasofya, Justinianos’un“Ey Süleyman seni geçtim” nidalarına şahitlik etmiş. Şahitliğin çok fazla şeye oldu Ayasofya! Hangi şahitliğin memnun etti seni bilmem ama bizler senin Sultan Mehmed’e olan şahitliğinden çok memnun kaldık. Justinianos’un nidasından 916 yıl sonra şahit olduğun o şey, o yıl, o gün… Sultan II. Mehmed’in Fatih olacağı o yıl, senin de kaderin değişecekti; İstanbul’un kaderinin değiştiği gibi. 1453 yılında İstanbul Osmanlı’ya başkent, sen -Ayasofya- ümmete cami olacaktın. 1453 yılında Ayasofya “Büyük Fetih Cami” oldu. Çünkü şehrin fatihi Sultan Mehmed, fetih gerçekleşir gerçekleşmez bu muhteşem mabedin camiye dönüştürülmesini istiyordu. Gayesi şehirdeki ilk Cuma namazını burada kılmaktı. Fethin gerçekleştiği 29 Mayıs Salı günü emir vererek, Ayasofya’nın Cuma gününe kadar camiye çevrilmesini istedi. Hükümdarın fetihten sonraki ilk Cuma namazını burada kılmayı arzu ettiğini gören vazifeliler, padişah oradan ayrılıp otağına döner dönmez derhal çalışmalara başladılar. Hristiyanlığa ait kutsal eşyaları dışarı çıkarıp, Müslümanların ibadet edebilmeleri için gerekli olan mihrap, minber gibi şeyleri üç gün içerisinde hazırlayıp tamamladılar. Nihayet 1 Haziran 1453 günü maiyetiyle beraber Ayasofya’ya gelen Fatih, fetihten sonraki ilk Cuma namazını burada kıldı. Ayrıca Akşemseddin Hz.’nin hutbeyi okumasıyla Ayasofya Cami, bugünde ibadete açılmış oldu. Peygamber-i bir övgüye nail olan Cihan Sultanı, fethin manevi sembolü olan Ayasofya’yı, kıyamete kadar cami olması şartıyla Allah yolunda vakfederek, orada hazır bulunan Müslüman gazilere şu sözleri söyledi: “Benim bu mabedim, dünya durdukça cami olarak kalacaktır. Her kim benim bu mabedimi camilikten çıkarıp başka bir şeye çevirirse; Allah’ın, meleklerin ve bütün insanların laneti onun üzerine olsun! Onlar hiç hafiflemeyen bir azabın içinde kalsınlar. Öyle ki, yüzlerine bakan ve kendilerine şefaat eden hiç kimse bulunmasın.” İşte böyle şeylere de şahitlik etti Ayasofya. Ayasofya’nın bu şahitlikleriyle meselemiz, Ayasofya’nın taşına değdirdiğimiz secdelerimizdi; devasıydı, huzuruydu, vuslatıydı… vesselam. Zaman geçti lakin. Geçtikçe de şahitlikleri değişti Ayasofya’nın. 33