Havacılık Tıbbı Derneği - Bülten Sayı 26 | Page 24
2 0 1 4 Aralık
SAYI: 26
UÇAKTA DOKTOR VAR MI?
Havada seyahat eden insanların sayısı sürekli artmaktadır. Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliğinin (IATA)
verilerine göre, ticari uçuş yapan yolcuların sayısı 2014
yılı sonu itibariyle 3.3 milyar olacaktır; bu sayı 5 yıl öncesine göre %30 artış demektir. Bunların (200 milyonu İngiltere’ye olmak üzere) 800 milyonunu Avrupa’ya
uçanlar oluşturmaktadır. FAA, 2034’e kadar sadece
ABD’ye 1 milyardan fazla kişinin uçacağını hesaplıyor.
Bugün için her dakika bir yerden başka bir yere uçakla
seyahat etmekte olan en az yarım milyon insan vardır.
Uçmakta olan insanları bir şehir halkı gibi düşünürsek,
havadaki 600 bin insanın oluşturduğu şehirde her gün
bazılarının hastalanma veya ölme olasılığı normal karşılanmalıdır. Örneğin Amerika’da her hafta bir kişinin
uçakta doğal nedenlerle ölüyor olması şaşırtıcı değildir.
Ama maalesef bu ölümler üzerinde yeterince durulmamaktadır. Bunların uluslararası medyada haber niteliği
kazanması için ekstra bir şeyler gerekiyor; eğer havada
hastalanıp ölen kişi pilot ise, ya da uçakta hastalanan
veya yakını ölen bir kişi havayolu şirketine tazminat davası açarsa haber olabiliyor...
Aşağıda, yaşanmış bazı olaylar çerçevesinde konu çeşitli yönleriyle ele alınmıştır:
1. 2013 Ocak ayında Ryanair’in FR7033 sayılı uçağı
Faro’dan Dublin’e havalanalı 1 saatten az olmuştu. 37
yaşında bir tekniker olan John Duffy, lavaboya gitmek
için koridorda yürürken birkaç sıra önündeki yolcunun
kötü gözüktüğünü gördü. “Elleri boynunun etrafındaydı. Sanki biri fişi çekmiş gibiydi. Adam birden yere düştü ve kafasını koltuğun arkasına çarptı. Yanımda duran
hostes telefonu eline aldı ve kokpite telâşla ‘Bir sorunumuz var’ dedi...” John Duffy hasta adamın koridorun
ilerisine taşınmasında uçuş ekibine yardımcı oldu. Yolculara uçağın Bristol’a iniş yapacağı söylendi. Adamın
ölmüş olduğu belliydi; yüzü mosmordu. Doktorlar CPR
denemişlerdi. Uçağın ön bölmesinde yerde yatmaktaydı. Doktor ‘Dublin’de onunla ilgilenilecektir’ dedi. Yolcuların, adamın öldüğünü bilmelerini istemedi.” Ölen
adamın karısı şoka girmişti. Dublin’e iniş sonrası bir
doktor kadının kulağına gerçeği fısıldadı. Kadının sakince, “Olur böyle şeyler” dediği duyuldu...
2. Kenya Airways’in uçağıyla İsveç’ten Tanzanya’ya
(Dar es Salaam) 10 saatlik bir uçuşla seyahat etmekte
olan Lena Pettersson uçağın arka tarafında oturuyordu. Aynı koltuk sırasının ilerisinde daha uçak
havalanmadan önce ger-
724
çekten kötü durumda olduğu anlaşılan bir adamı fark
etti. Sürekli terleyen adama kabin ekibi su getiriyordu
ve adam iyi gözükmüyordu. Uçak kalktı ve 5 dakika
sonra adam iyice kötüleşmeye başladı, krampları vardı.
Uçakta doktor var mı? diye anons edildi, 6 kişi el kaldırdı. Bundan kısa bir süre sonra adam yere yığıldı. Kabin
görevlileri onu koridora yatırdı ve doktorlar müdahale
etmeye başladılar. 1 saat kadar süren bu işlem sırasında pilotlar uçağı bir yere indirebilirdi, ama uçmaya devam ettiler. Sonra doktorlardan biri aniden haç işareti
yaparak dua etmeye başladı; belli ki hasta ölmüştü...
Ölüm nedeni tahminen, uyuşturucu bağımlılığı ve boğazının bir şeyle tıkanması idi. Pettersson’un bu uçuşta
gördüğü, Kenya Havayollarının ölen yolcular için bir
bölme bulunmadığıydı. Orta sıradaki 3 koltuk boşaltıldı
ve ölen adam bir battaniyeye sarılarak buraya yatırıldı.
Pettersson, koridora ayakları sarkan cesede yakın biçimde 9 saat seyahat etti ve bundan rahatsızlık hissetti.
“Gizli Havayolları” kitabının yazarı ve Continental şirketinin Avrupa kıtası başkan yardımcısı Richard Havers,
20 yıllık iş hayatında çok az sayıda uçakta acil tıbbi
durumla karşılaştı ve sadece 1 tanesi ölümle sonuçlandı. Bu konudaki deneyimini şöyle aktarıyor: “Bir yolcu
öldüğünde nereye konulacağı da bir problemdir. Diğer
yolcuların gözlerinden uzak bir yer bulunmalıdır, ancak
dolu bir uçakta böyle boş bir yer yoktur. Bir kaç kez
ölen yolcular lavaboya yerleştirilmişti, ama ölüm sertliği (rigor mortis) oluştuktan sonra çıkarılmakta zorluk
yaşanmıştı...”
Bir dergide köşe yazıları yazan ve büyük bir Amerikan
havayolu şirketinde kabin memuru olarak görev yapan
Heather Poole’un dediğine göre, “Maalesef çoğu zaman uçaklar tam doludur; hastalanan yolcular için boş
yer bulmak mümkün olmaz. Ama Singapur Havayolları
böyle durumlara hazırlıklıdır. Bazı büyük uçaklarında
ceset dolabı bile bulunur.”
3. British Airways’in en genç kabin görevlisi Tobias
Morter (19), Londra’dan Amerika kıtasına uçmakta olan
uçakta içecek servisi yapıyordu. Bir yolcu yerinden
kalktı ve birden yere düştü, nöbet geçiriyordu. Nöbetin lavaboda olması yerine burada olması daha iyiydi.
Uçakta doktor olup olmadığını anlamak için anons yapıldı. Uçuş görevlileri kalp-solunum masajı uygularken
birisi defibrilatör getirdi. Bangor’a divert edilmesi kararı
alındı. Hemen MedAire acil servisiyle irtibat kuruldu.
Uçak Bangor’a indikten sonra hasta iyileşti.
Morter’in dediğine göre, bir yolcu hastalandığı veya
öldüğü zaman en büyük problem yolcunun ailesidir.