Havacılık Tıbbı Derneği - Bülten Sayı 23 | Page 11

2 0 1 3 Eylül SAYI: 23 Nöropsikolojik Testler: Nörolojik DKH’da nöropsikolojik test sonuçları çeşitli anormallikler gösterir. Fakat bu testler hiçbir zaman tanı aracı olarak kullanılamaz; tanı konmuş hastaların klinik takibinde yararlı olabilir (13). Laboratuvar: Hematokrit takibi hastadaki dehidratasyonun derecesi hakkında bilgi verebilir. Kan-şekerinin yüksekliği, Santral Sinir Sistemi harabiyetini artırabilir, bunun yansıra Kan-şekerinin düşüklüğüne bağlı oluşan konfüzyon da DKH ile karıştırılabilir. Bu nedenlerden ötürü kan-şekeri takibine dikkat edilmelidir. AGE’de yüksek Kreatin-Kinaz (CPK) düzeyleri bildirilmiştir. AGE ile ayırıcı tanıda CPK ölçümleri yararlı olabilir. DKH’da tedaviye bir an önce başlanması hayati öneme sahip olduğu için tedaviye etkisi olmayacak hiçbir tanı yönteminin rekompresyon tedavisini geciktirmemesi gerektiği genel bir kural olarak akılda tutulmalıdır. Kardiyo-Pulmoner Tutulum: Akciğerlerde gaz embolisinin oluşturduğu tabloya “chokes” adı da verilmektedir. Hava açlığı, boğulma hissi, buna eşlik eden anksiyete ve sıklıkla kuru, progresif bir öksürükle karakterizedir. DKH’da görülebilen kollapsın ise ya vazomotor regülatör merkezin direk tutulumu veya masif endotel hasarı sonucunda ortaya çıkan sıvı kaybı ile oluştuğu düşünülmektedir. Bazı vakalarda %70’lere varan hematokrit değerleriyle karşılaşıldığı bildirilmiştir. Bu tablonun en önemli özelliği sıvı replasmanına da cevap vermemesidir. Nörolojik Tutulum: Santral ve periferik sinir sistemini tutan ve vücudun herhangi bir bölümünde (sıklıkla aynı anda birden fazla lokalizasyonda) bulgu verebilen bir tablodur. Havacılarda en çok beyin tutulumu görülürken; dalgıçlarda spinal-kord tutulumunun ağırlıkta olduğu bildirilmiştir (9). Tanı Koymak, Anamnez ve Fizik Muayene: Gerek hastalığın tanısında gerekse tedavinin takibinde anamnez ve fizik muayene günümüzde de en önemli yere sahiptir. Hasta stabil ve semptomları artış göstermiyorsa tedaviden önce mutlaka kapsamlı bir nörolojik muayeneyi de içeren fizik muayene yapılmalıdır. Doppler US: İntravasküler kabarcıkların görüntülenmesini sağlamaktadır, ancak bu kabarcıkların varlığı klinik ile birebir uyum göstermemektedir. Kontrollü yapılan bir çalışmada DKH tablosunun gelişmesinden hemen önce Doppler ile damarlarda yoğun bir kabarcık akımı tespit edildiği bildirilmiştir (10). Elektrofizyoloji: Elektronistagmografi ve Odiyografi iç kulak DKH ile baro-travmanın ayırıcı tanısın da yararlı olabilir. Somato-sensöriyal uyarılmış potansiyeller, işitsel beyin sapı cevabi (ABR) ve Elektro-ensefalografi (EEG) ile ilgili araştırmalar devam etmekte olup henüz klinik uygulamaya geçmemiştir (11). ir. Görüntüleme Teknikleri: Ani dekompresyon komplikasyonları olan pnömotoraks, pnömomediastinum veya diğer pulmoner anomalilerin görüntülenmesi amacıyla akciğer radyografisi kullanılabilir. Beyin CT ve MRI incelemeleri DKH anomalilerini bazen gösterebilmekte ancak hastalığın takibinde yarar sağlamamaktadır. Bu tanı araçları DKH ile benzer bulgular veren intra-kraniyal veya spinal hemorajil